SOMBAHAR…

24 Eylül 2019 13:08 / 4003 kez okundu!

 

 

Sonbaharı, sombaharı yani (!) yazabilmek isterdim, yürek kalkınlığı olmaksızın…

Ne mümkün?

Ahanda Eylül, darbesiyle, 6-7’siyle, demokrasiyi ipe çekmek için 17’sinde kurulan darağaçlarıyla…Gelin de, o renk cümbüşü doğaya dalıp mutlu olun…

Kütüklerde ballanan üzümlerin, bozulan bağların, dans ederek düşen yaprakların, sarının, kızılın destanı gazeliyle fin fin eden ormanların yerine ne konabilir?

Sonbahar bir destan, evet, PKK eliyle yakılan ormanların, yürütülen tankların, asılan Başbakan ve ekibinin, kısaca demokrasinin ipe çekildiğinin, talan edilen Istanbul’un, ülkesinden edilen Rum vatandaşlarımızın, aşkın, edebin, vefanın da ipe çekildiğinin, sarı kızıl yaprak döktüğünün…

Ah be sombahar, bize bunu etmeceeedin…

 

****

 

SOMBAHAR…

 

Sonbaharı, sombaharı yani (!) yazabilmek isterdim, yürek kalkınlığı olmaksızın…

Ne mümkün?

Ahanda Eylül, darbesiyle, 6-7’siyle, demokrasiyi ipe çekmek için 17’sinde kurulan darağaçlarıyla…Gelin de, o renk cümbüşü doğaya dalıp mutlu olun…

Kütüklerde ballanan üzümlerin, bozulan bağların, dans ederek düşen yaprakların, sarının, kızılın destanı gazeliyle fin fin eden ormanların yerine ne konabilir?

Sonbahar bir destan, evet, PKK eliyle yakılan ormanların, yürütülen tankların, asılan Başbakan ve ekibinin, kısaca demokrasinin ipe çekildiğinin, talan edilen Istanbul’un, ülkesinden edilen Rum vatandaşlarımızın, aşkın, edebin, vefanın da ipe çekildiğinin, sarı kızıl yaprak döktüğünün…

Ah be sombahar, bize bunu etmeceeedin…

“Size ne ettim de, ne ettimse ötekilere ettim “dese, haksız mı, sombahar?…

17’sinde ipe çektikleri rahmetli Menderes’in ailesinin de ölüm fermanı değil mi? Kapısına çakılan duyuruyla celladının parasını istedikleri hani?

Hışm gibi hepimizin üstünden geçen 12 Eylül zulmünün ezip geçtikleri, gidenleriyle kalanlarıyla?

Okul coşkusu eserken sıralarda, sokaklarda, öğrencilerden bir öğrencinin yaşının büyütülüp asıldığı?

Ne Eylüller gördük geçirdik, sombaharı lekeledik…Hoş, marifetsiz ayımız kalmadı, düşünün bir, hangi ayın sicili temiz? Her aya bir ayıp, her mevsime bin utanç…

Ağız tadıyla okullarına giden, sevdanın izini süren var mı, söyleyin elli’lerden sonra doğanların, 47’lilerin bile bir şan şöhreti, kısmen de olsa huzuru vardı…Onların izini sürenler hepten permeperişan…

Sinemalar, kitaplar, tarih böyle yazmaz oysa sombahar, hayat ve sevdaya dair…

oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar’ der, Attila İlhan.

 

‘Durgun havuzları işlesin bırak
Yaprakların güneş ve ölüm rengi,
Sen kalbini dinle, ufkuna bak.

Düşünme mevsimi inleten rengi
Elemdir mest etsin ruhunu
Eser rüzgarların durgun ahengi.

Yan yana sessizce mevsimle keder
Hicrana aldanmış kalbimde gezin
Esen rüzgarlara sen kendini ver’ der, Tanpınar

 

Bütün mevsimlerin ve aşkın destancısı Cemal Süreya ne der?

‘Eylül’dü.
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.

……………

 

Dedim ya… Eylül’dü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin’

Yahya Kemal,” Fânî ömür biter, bir uzun sonbahâr olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, târümâr olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirir vedâ;
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir;
Günler hazinleşir, geceler uhrevîleşir;
Teşrinlerin bu hüznü geçer tâ iliklere.” der.

 

Metin Altıok’tur bu, söyler böyle bir sonbahar:

“Sonbahar -ki acının değişmez dipnotudur-
Sesinin solgun göğünde
Küçük bir yıldızla bir harfi tutuşturur.
Savrulur her yana kavruk kelimelerle,
Yüreğini acıyla buruşturur.
Bakışının pasıyla zırhlanan dünya,
Binlerce pıtrak yapıştırır yüzünün kumaşına
Sonbahar -ki doyumsuz bir aşkın sonudur.”

 

Külebi’nin sonbaharı sevecendir:

“Sonbahar geliyor serçe
Yuvanı ne yapacaksın?
Ayva çiçek açmadan önce.
Meyvelerin içi geçecek
Rüzgâr başka çeşit esecek
Yağmurlarla ıslanacaksın.

Halbuki ne kadar sıcaksın”

 

Oktay Rıfat sonbaharı özetler: “Bizdik akşamla çıtırdayan ve susan
Susmak rüzgâr çığlığı gibiydi bende;
Konuştukça bir yaprak dökümü sende.

 

Durbaş’ın söylediğidir:

“Sonbahar akşamına sar beni
Seni hangi ömrümle sevdiğimi
bir güz yağmurları bildi
bir de saçlarına düşen sonbahar…”

 

Hilmi Yavuz üstad herkese bir sonbahar armağan eder:

 

“işte ben gittim, herşeyi söyledim, gittim;
işte benden herkese,
herkese bir sonbahar..”

 

Dranas…”Ekseri sonbahar gecelerinde
Sızarken camlardan ince bir yağmur,
Düşünürüz, her şey yerli yerinde
Ama gözlerimiz niçin doludur?”

 

Nevzat Çelik çeker yayı, bırakır oku:

 

gökyüzü

güzdür

 

göçmez
kalır sızısı”

 

Bize düşmez sombahar üstüne inci dizmek, biz kimiz ki?
Kimdir peki sombaharın bilirkişisi?
Şairler…

Ama siyasetçiler değil, asla…

Ne söylermiş üstad Yahya Kemal, ‘sonbahar bir yandan yazla baharın, yani yılın ölümü, öte yandan bolluk ve olgunluk demek. Doğa cömert çeşmelerini bu mevsim açar, meyve, çiçek, şarap, renk, koku hepsini cömertçe dört bir yana savurur. Üzümü kızartır, inciri olgunlaştırır, elmayı sarartır, narı fecr gibi çatlatır, titiz artist neş’esi ile eşyanın üstüne ğilir, eski zaman vazocusu gibi, az sonra ölecek, dağılacak olan, avucundan çıkacak şeylere rengini, cilasını vurur.”

Tanpınar, Y. Kemal gazelini betimlerken iyice coşup, anlatır durur sonbaharı, “yaprakları kızıl yakuttan safran rengine kadar her renge boyar.Yeşil, sarı, vişhe çürüğü, nar kırmızısı, kiremidî, çelik mavisi, gök mavisi, pas rengi, hâtıra rengi, lâcivert, siyah, mor, beyaz, her nev’iNden yeşil, çalılarda, yapraklarda, dallarda, meyvelerde, ağaç diplerinde açılan mantarlarda birbiri ardınca görünür; bu ölüm ustası kendi kendine, kendi zevki için üst üste şehrâyinler yapar. İşte Yahya Kemal’in “Hazan Gazeli” bu mükemmelliğin, cömertliğin, bu ustalığın sihriyle doludur ve bize sonbahar denen neş’eyi, hakiki artist neş’e ve zevkini tanıtır.”

(Gökhan Akçura yazısından apardım bu faslı, ne güzel didiklemiş, yazılıp duran sonbaharın aslı astarını merak edenler için anılar dehlizini…)

Anlamı en açık beytini, Y. Kemal’in aktarmış, bize:

“Hazan da erse Kemâl el çeker mi cânândan

Lebinden ol mehe îmâ_yı arzû dökülür…”

Şimdi üstada ‘olduu, gözlerim dolduu’ desek, ayıp mı etmiş oluruz? Hem Y. Kemal’e hem sombahara? Hiç de olmayız…Niyçün? Aklımıza Celile hanımefendi gelir, bu güzel, vefalı, asil ve körkütük âşık hanımefendiden el çekmemiş, öyle mi? Küllahıma anlatsın onu şâir-i âzâm…Bütün hazırlıkları tamamlanmış evlerine ve mutluluğa adım atmaya korkan, koca cüsseli, ürkek serçe imiş meğer şair…Sonradan, affı için imza topladığı oğlu uğruna köprüde oturup didinen Celile hanım ondan da imza ister istemesine ya, yürür gider, vermez…Sonbahara soğuk mühür damgası vurandır bence o…

Gördüğünüz üzre, sonbahar üşütür…Bir yandan yalım vurandır kalbinize, ama, daha çok bir serin esintidir…Tuhaflıklar mevsimidir vesselam, dün gökyüzünde parlak güneş varken, birkaç dakikalığına da olsa ahmak ıslatan bir yağmurdur tutturdu, bizim sombahar…Üstelik gökkuşağı da çıkmadı, o da grevde…

Bir de demezler mi, “sonbahar san’attır, diğerleri mevsim…” diye…

PKK’nın dağa kaçırıp eline silah tutuşturduğu çocukların, gençlerin aileleri, bugün sayıları 45‘e dayandı, ben yüzlerce olmasını beklerdim, demek hala korku dağları bekliyor, bu oturma eylemindeki anne babalar alınlarından öpülmeyi hak ediyor…Onlara sormalı sonbahar sanat mıdır, mevsim midir, yoksa kalbağrısı mı?

Memleket savuştursun bütün belaları, iç ve dıştaki belaları, içerideki gavurların ihanetini, saldırılarını, yedi düvele karşı her cephede veredurduğu savaşları alın aklığıyla bitirsin, siz o vakit görün, sonbahar mı, sombahar mı, ömrümüz som altın gümüş mü, insanca ve huzurla yaşamak mı…

Ummaktan ve dört başı mâmûr sonbaharlar için didinmekten vazgeçmeyelim…

Umudetmek elde etmenin yarısı, ne olsa…

 

Ayşe KİLİMCİ

22.09.2019

 

Son Güncelleme Tarihi: 26 Eylül 2019 15:16

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.