'Gülmek, herkesin anadili'

10 Mart 2013 12:36 / 1502 kez okundu!

 


Diyor, şair Cahit Koytak. Geceyi onun şiiriyle açmaktan onur duyuyorum.

"Gülün, çünkü gülmeyi kimse yasaklayamaz/ gülün, çünkü gülmek herkesin anadili/…Dağları yürütür gibi gülün/Yitip giden yıllarınızı dağda bırakmayın, yarıda bırakmayın/ Bir göğüs dolusu hıncı, dağıtıverin ellerinizle…"


Bugün burada yolumuzu aydınlatan kahraman kadınlarla birlikte, alkışı, kişisel kazancı umursamadan, toplumu için yanıp tüten esaslı kadınlarımızı anıyoruz.

Gönül borcumuzu sunuyoruz, aramızda olan, olmayana, alkışlarla...

Bunu Dünya Emekçi Kadınlar Gününü izleyen günlerde yapıyoruz.

8 Mart emekçi yahut emeği sağdıç edilmekte olan kadınlara saygı günü…

Kadın emeğinin her cephedeki o ödeşilmez çabası önünde esas duruşa geçilmesi gereken gün, 8 Mart.

Oysa kadın, binbir cephede veredurduğu kavgayı, ettiği emeği, ev, iş, sokakta didindiğini önemsemeden üretip yaşatıyor, çalım edip usanmadan, coşkusu zerrece eksilmeden…

Bu çabası cezasız kalmıyor elbet.

Bırakın tüm bir yılı, tek bir gün bir gül verilmeden, yüzü ve bahtı gülmeden…

Biz kadınlar, önce yaşam hakkı istiyoruz, kadınlar öldürülmesin .Kadına kıyan el, kalkan bıçak kiminse, en ağır cezaya müstehak olsun, hafifletici neden tanımıyoruz!

Düşünen, yazan, görüşünü dile getirenlerimiz, mapusa tıkılmasın!

Siyasette ve aşkta çıkmaza düşen, kadın taşına hile yaparak, onu oyun dışına sürmesin, kendini yanlış yazanlar, kadını silerek düzeldim sanmasın…

Kadınlara korumadan önce, özgürlük, iş ve hayat güvencesi, eğitim hakkı gerek.

Devletinin onu mutlu ettiğini istiyor kadın, sevdiğinin ve çocuklarının da…

Sağlık, barınma, eğitim, çalışma, siyasete katılma ve mutlu olma hakkıyla sahiden yaşamak istiyor.

Çocuklarının sağlığı, sayısı, doğurma ya da doğurmama kararıyla, eğitimi, engeli, geleceği, iyi yaşlanma, iyi ölüm konularında tasalanmak istemiyor.

Adından, dilinden, kimliği ve inancından, duruşundan ötürü yargılanıp yaftalan mak, töre eliyle yargısız infaz edilmek istemiyor…

Öteki olmak istemiyor, hükümsüz, adı yok, hayalden yasaklı, aşkta ikinci, yasada şiddetin esas kişisi yapılmaktan yıldı, yoruldu, bıkıp usandı, kadınlar…

Cumartesi annesi olmak, gelmez oğul yolu gözlemek, oğlunun kemiklerine hasret ölmek, dağdaki, gurbetteki, yeraltındaki oğullarının kokusuna hasret gitmek istemiyor. Biz kadınlar gitmek değil, bize yakışır bir dünyada kalmak ve sahiden yaşamak istiyoruz.

Haberiniz olsun…Bu terazide kadın kefesi yukarı çıkarsa, sizin kefe hepten dibe vurur, unutmayın…

Kadınlarımız aklını geliştirsin, gönlünü ferah tutsun, iş diye, aş diye, aşk diye budanıp indirilmesin, kini bilmesin, erkek taşıyla bilenmesin, korkusuz, gürlü güvenli, sağlıklı, mutlu olsun. Emekleri sağdıç emeği edilmeden, devleti ve sevdikleri kadir kıymetini bilsin, bütün günler onun olsun, insanca, hakça, kalbini ve ömrünü süsleyecek günler…

Bizi onurlandırıp bu gece buraya gelene, gelemeyene, bu işlerden haberdar olana olmayana, kendi kozasını ören, çilesini dokuyan, mutluluk ve evlat yolu gözleyenlere, emekçisi, emeğinin kadir kıymeti bilinmeyeni, dünyadaki sır’at köprüsünde kan terleyeniyle, yaşayan, yaşadığını sanan bütün kahraman kadın larımıza saygı sunuyorum…

Eksik olmasınlar…Eksik olmasınlar, çünkü dünya kadınla daha güzel dönüyor, siyasetin kılıç kalkan oyununda, aşk denen tek kişilik tangoda, kadını budayıp indiren kimi (siz bunu hepsi diye anlayın) erkeklere rağmen, kadın ve emeği olmadan dünya ha vaar, ha yok…


Ayşe KİLİMCİ

10.03.2013

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.