BANA HASTALIÐINI SÖYLE, SANA ÜLKENÝN ÇAPINI SÖYLÝYÝM

11 Eylül 2021 15:56 / 760 kez okundu!

 

 

"Yiðidi öldür, hakkýný yeme, bu yorumcu “yasal Kürt siyasetçi ve aydýnlarýn Kürt olmayanlarýn kaygýsýný giderme çabasýný gösterdi mi?” sorusuna “ hayýr” diyor, “uzun süren þiddet ortamýna karþý duramadýk, þiddet yanlýþ, yetersizdir ve doðru deðildir diyemedik. Bu da þiddet taraftarý olduðumuz gibi bir hava yarattý. Þiddete hayýr  deyip demokratik talepleri dile getirseydin bize inanýlacaktý. Aydýnlar olarak öne geçemedik, fýrsatý kaçýrdýk. Þiddet gelince demokratik arayýþ susar. …Demokratik mücadeleler aðýr ve zor bir eylemdir. Yorulmak gerek, silahlý eylem kolaya kaçmaktýr, zoru seçmeliyiz. Avrupa aracýlýðýyla özgürlük havasýna sahip çýkmak da yanlýþtýr, içerde hep birlikte özgürlüðü aramamýz, iç dinamiklere bunu yüklememiz gerek.”

 

 

***

BANA HASTALIÐINI  SÖYLE,  SANA  ÜLKENÝN  ÇAPINI  SÖYLÝYÝM

 

Yaþasak mý ölsek mi? Ve fekat nasýl ölsek?

Seçme þansýmýz var mý? Yok…

Belki Yaradan lutfedeydi, vakit eriþende güzel bir bahçeye buyur edileydik, ecel bahanesi aranmadan, “buyurunuz hoþ geldiniz özlettiniz nerelerde kaldýnýz?” diye hoþ geliþ edileydik, mavi trenle þehirlerarasý yolculuða çýkar gibi… Fena olmaz mýydý sizce de? 

Nasýl bir hayat yaþayacaðýmýzý seçme þansýmýz da yok, ölüm zamaný ve þeklini seçme þansýmýz da … Sihirli bahçeye buyur edilme zarafeti zaten yok…

Belki rahmetli Mikail Bey gibi gitmek en iyisi, aniden, þenlik alkýþ arasý, düðünde kolbaþý olmuþ halay çekerken.

Haberi ekranda sunan muhabirin (sanýrým stajyer) 68 yaþa ihtiyar demesine bakýlýrsa…“Arkadaþýnýn düðününde halay baþý olan yaþlý adam (bu Mikail Bey oluyor) aniden fenalaþýp yere düþtü ve öldü. Ýhtiyar adamýn ölümü üzüntü yarattý.”

Herkes baþýna toplandý fakat o gitmiþti. Güle oynaya, davul zurna eþliðinde… 

Mikail Bey boylu boslu, saçýnda bir tel ak yok (boyamýþ olabilir, orasý bizi ilgilendirmez)fazla kilosu da yok, geçmiþ halay baþýna, mendil savura savura oynuyor dipçik gibi yaþlý adam…

Zaten bir önceki haberi verirken de, hayatýný kaybeden oyuncu hanýmefendinin “menhus hastalýkla savaþýný kaybettiðini” söylemiþlerdi… CA iseniz, E.Ardýç’ýn köþe yazýsýndakidensiz yorumuyla; “kanserseniz gidicisiniz” ya, ille bir yerinden sokuþturacaklar habere, hasta deðilse bile “esasen hastaydý da kendi bilmez idi”… Ah ah teþhis buysa git kendini Sarayburnu’ndan denize at, yahut en yakýn yerden, yardan, arabadan, yirminci kattan(dördüncü kat da yeter aslýnda), vapurdan, trenden…

Geçen gün daha medikal bir yorum beni maffetti… Yorum 80’lerden ancak günümüze de uyar diye düþünülüp paylaþýlmýþ olacak:

Teþhis ve tedavi: Kýz sonra doktor oldu. DSÖ toplantýsýnda yoksul halký için dünyaya þöyle seslendi ve týp tarihine geçecek þu sözleri etti: ”Biz artýk verem deðil, kanser olmak istiyoruz.”

Eskiden tüberkülozdan giderdi halkýmýz, uygar, güçlü ülke olalým da fukara hastalýðý tüberküloz þöyle dursun, kürem kürem kanserden ölelim, güçlü ve zengin ülke hastalýðýndan gitmek gibisi var mý?… Ülkem güçlü, varsýl olsun da varsýn biz kalmayak, gidek…

Eskiden et süt bulamazken, yoksulken, telefon ve buzdolabý bile her mahallede yahut birkaç mahallede bir tanecik iken, kýrýp geçirirmiþ verem. Sevdalýk hastalýðý dense de yoksul ve çaresiz hastalýðýydý, bakmayýn hastalýk kadar okurlarýný kýrýp geçiren Hýçkýrýk ve Son Hýçkýrýk romanlarýna, filmlerine, orada yalýdaki zengin kýzý veremdi, hayret, mahalleliyle de ülfeti yoktu ama bahçevan yahut temizlikçiden kapmýþtýr deyip geçerdi insanlar. Yaprak dökümünde son gazel yapraðýný aðaca çivilerdi yazar, aðaca bakan veremli “hazan uzun sürdü ben de direneyim, ömrümü uzatayým” derdi… Sanatoryumlar vardý, akciðerdeki yara dondurulurdu, Fikriye Haným Avrupa’daki sanatoryumda tedavi edilirdi, aaa bakýn bir de bu vardý, hastalýk yoksul ülkenin ve et süt bulamayan garibanýndý, çare içerdeki üç beþ sanatoryumda aranýrdý. Hastanýn gelir durumuna göre, Balkan ülkelerindeki güzel sanatoryumlar da çare olurdu.

Aslýnda her zamanki gibi hastalýkta ve ölümde eþitleniyordu halkýmýz ama Kerime Nadir bunu bilmiyordu, daha doðrusu okur bilmiyordu, bir de yerli filmciler…

Bana derdini söyle, dermanýný deðil ama ekonomik gücünü ve uygarlýktaki yerini söyleyeyim sana.

Neymiþ o öyle veremden gitmek, ne banal ve sýradan, ne kadar alçaltýcý, fukara kýlýcý…

Bana ne oluyorsa? Kendinden tayin namus bekçisi gibi… Verem de çiçek de sýtma da benzer veba da cüzam da, birçok bulaþýcý hastalýk gibi yerküre ölçeðinde insanlýðý kasýp kavurdu, zengininden yoksuluna… Þimdi covid’in biçtiði gibi… Aþýlama ve tedavide uygar ülkelerle baþa güreþtiðimize göre, böyle düþünenler ülkenin geliþmiþlik düzeyini ilân etmeli deðil mi, ele güne karþý? Ele güne karþý yapayalnýýýz, böyle de olmaz kii…

Uygarlýðýn, güçlü ülke olmanýn ölçüsü bu hastalýk mý? Tüberküloz yani verem ülkenin güçsüz, geri kalmýþ, çaresiz halinin adý mý? Dünyayý kasýp kavurmadý mý verem, yýllar boyu zengininden yoksuluna? Ha bizde aþk mektuplarýna, yerli filmlere, þarkýlara konu oldu, o ayrý…”Her güün doktor gelir gideeer/herkeees bunu merak eder/ Zavallý kýýýz verem olmuþ/ Yaprak dökümünü bekler.”

Hýçkýrýk’ýn Nâlan’ý verem olur, Ediz Hun kahrolur, Kerime Nadir aþký döktürür, neyse Nalan’ýn kýzý Handan ve Kenan’a bulaþmadan Hülya Koçyiðit ex olur, mevlit sahnesiyle aðlarýz…

Ben kahrolmam mý o doktor yorumuna… Hem de týp örgütü üyesi, sene 80’ler sonrasýnda bi sene, yurt dýþýndaki bir týp kongresinde, memleketimden yoksulluðu ve tüberkülozu sil, vereceksen kanser ver ki yoksulluktan hop varsýllýða sýçrayalým…

Güçlü olalým varsýn ölelim…

Gözyaþý damlalý emoji ve “yazýk” yorumu içimizi soðutur mu? Nasýl soðutsun?

Ben özelden hisli ve alýngan yorumlar yaparken, bu hicrana neden olan paylaþýmcý arkadaþýma sitem ederken, “bu yorumu amcam yapmýþ, adýný týp tarihine yazdýrmýþtý” diye bir akraba yorumu düþsün mü sayfaya…

Arkadaþým bu yorumu kongrede yapan için “doktor haným” demiþti, akraba “amcamdý” deyip çalýmlanýnca bir sevindim bir sevindim… Bir kadýn böyle ham söz etmez, budayýp indirmezdi bana göre…

Yiðidi öldür, hakkýný yeme, bu yorumcu “yasal Kürt siyasetçi ve aydýnlarýn Kürt olmayanlarýn kaygýsýný giderme çabasýný gösterdi mi?” sorusuna “ hayýr” diyor, “uzun süren þiddet ortamýna karþý duramadýk, þiddet yanlýþ, yetersizdir ve doðru deðildir diyemedik. Bu da þiddet taraftarý olduðumuz gibi bir hava yarattý. Þiddete hayýr  deyip demokratik talepleri dile getirseydin bize inanýlacaktý. Aydýnlar olarak öne geçemedik, fýrsatý kaçýrdýk. Þiddet gelince demokratik arayýþ susar. …Demokratik mücadeleler aðýr ve zor bir eylemdir. Yorulmak gerek, silahlý eylem kolaya kaçmaktýr, zoru seçmeliyiz. Avrupa aracýlýðýyla özgürlük havasýna sahip çýkmak da yanlýþtýr, içerde hep birlikte özgürlüðü aramamýz, iç dinamiklere bunu yüklememiz gerek.”

Üstünden zaman akmýþ gitmiþ olsa da bugün ayný bakýþ açýsýna sahip çok kiþi olduðunu sanýyorum. Ham kelam, her ne kadar hekim aðzýndan dökülmüþ olsa da… Görüþ farký falan deðil, medikal sapma, yargýda kifayetsizlik, acýmasýzlýk, ülkeye ilenç, hastalara haksýzlýk, umuda darbe… Teþhis yanlýþ olunca da tedavide sapma oluyor, kötücül bir hava gelip yerleþiyor kalplerimize.

Ansýzýn bir mahallevârilik çýkageliyor üstümüze: Demek kanser varlýk kanýtý ha? Hep birden CA olalým o halde, en baþta bu derdi çaðýran dermanzâde, alkýþlarla yürüyelim uygarlýða, varsýllýða, alkýþlarla alkýþlarla, dubiduubi dubidubi duuuu…

Bu derdin maliyeti peki? Zengin olduk ya, hep birden CA olduk, bu altýndan kalkmasý zor maliyet nasýl karþýlanacak mirim? Obezite yahut Gut hastalýðý dense bir derece anlaþýlýr, ama böylesi? Pes… Yakýþmadý…

Caným ülkem, “eþinin çeyizini yedi” yorumuna mý gülersin,  “yuttuðu sineði öldürmek için zehir içti”ye mi, “evden kaçan karýsýný 20 gün sonra üst katta buldu”ya mý, “karým çirkin” diyerek boþanma davasý açana mý, fýrýnda basýlan kýzýn, erkekler için kendisine hamur açmayý öðrettiklerini ileri sürmesine mi…

Bende’niz (hele de son günlerde orta karar bir mutfak dekoru önünde) aðzý kulaklarýnda konuþup vaadlerde bulunan, þirin mi þirin, tatlý mý tatlý, akýllý mý akýllý ana muhalefet liderine þey yapýyorum, gülsem aðlanacak hâle gülmüþ olurum, gülmüyorum, ne diyeceðimi nasýl tavýr alacaðýmý bilemiyorum…

Ne verem, ne covid, ne kanser, bize akýl ver Yarabbicim, akýl… Verdiðin kadarýný olsun kullanacak güç ve bilgi ver, bilgiliyiz sanýrken ham söz etmekten koru… Biraz akýl biraz fikir miktar-ý kâfi de ayýp verecek isen de, “el kýnamaz ayýbý” ver, n’oolursun…

Muhalefetin hem akýllýsýný hem ayýpsýzýný istesek, çok þey mi istemiþ oluruz?

 

Ayþe KÝLÝMCÝ

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.