Türkiye'de siyasetin açmazları

25 Aralık 2013 18:32 / 1132 kez okundu!

 

 

Son günlerde meydana gelen yolsuzluk ve rüşvet olaylarıyla ülkemizin en önemli sorunlarından biri bir kez daha gün yüzüne çıktı. İlkesiz siyaset!

Yoksulluk da, yolsuzluk da, yasaklarda elbette bu ülkenin en önemli sorunlarındandır ve her gelen hükümet bunların üstesinden geleceği iddiasında bulunur. Ancak bence bu sorunları çözeceğini iddia edenlerin yaptığı ilkesiz siyaset, çözmek istedikleri sorunlardan daha büyük bir sorun.

Çünkü sözü edilen sorunlar başta olmak üzere, bu ülkenin yaşadığı tüm sorunların kaynağında bu ilkesiz siyaset anlayışı var.

Siyasi partilerin hangi toplumsal kesimi temsil ettiğinden tutun da, gelişen her olay karşısında aldıkları farklı tutum ve uyguladıkları politikalara kadar var olan belirsizlik ve değişkenliklerin hepsi ilkesiz siyasetin sonucu.

Siyasi partiler kendi yörüngelerine oturamayınca rotasız kalan kitleler nerde, nasıl duracakları konusunda büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Kaptansız teknenin yolcuları gibi rüzgar nereden eserse o tarafa yöneliyorlar.

Şu an kitleleri kontrol eden, ülkeyi yönetme iddiasında olan siyasi partilere baktığımızda, hangisinin siyasi yelpazenin neresinde olduğunu söyleyebilecek biri varsa, söylesin de biz de bilelim.

Şimdiye kadar tek referansı laiklik ve cumhuriyete bağlılık olan, her fırsatta toplumu” şeriat geliyor” tehlikesiyle korkutan sosyal demokratların birden bire cemaat yanlısı kesilmesini hangi ilkeyle açıklayabilirsiniz?

Düşmanımın düşmanı dostumdur gibi ilkel bir yaklaşımla, AK Parti'yle mücadelede Cemaatin yanında saf tutmak hangi sosyal demokrat ilkelerle bağdaşır?

Eğer laiklik tehlikede diyorsanız dönüp kendinize sormanız gerekmez mi?

Laik demokratik cumhuriyet, modernleşme, yenileşme, AB hedefleri doğrultusunda AK Parti mi yoksa cemaat mi daha büyük engeldir?

Son olaylardan yola çıkarak AK Partiyi yıpratmak, bu durumdan siyasi çıkarımlar elde etmek, muhalefet partileri için iyi bir fırsat olabilir. Ancak yapılan yolsuzlukların, yasakçı uygulamaların, otoriter politikaların hesabını soracağım diyorsanız, bunun yöntemi böyle olmamalı!

Hatırlayın düne kadar her fırsatta okyanus ötesi bir tehlikeden, ABD güdümlüsü bir iktidardan dem vururken, bugün iktidar için ABD den icazet istemek, Tayyip Erdoğan'dan kurtulmak için Gülen'den medet ummak, nasıl bir siyaset anlayışıdır?

Ergenekon ve balyoz davalarında savcıları neredeyse vatan haini ilan etmiş, polisleri Tayyip’in askerleri diye aşağılamışken, bugün birdenbire oluşan bu sempatinin nedeni ne olabilir?

Daha önce” yeter ki AK Parti gitsin, her yol mübah derken”, bugün madem AK Partiyi iktidardan alamıyoruz “Tayyip’siz bir AK Parti“ şeklindeki ABD senaryosuna destek vererek mi emperyalizme karşı mücadele veriyorsunuz?

Yıllardır söylediğim bir iddiayı tekrarlamak zorunda kalmak beni gerçekten üzüyor. “Bu ülkede muhalefet de ne yazık AK Parti içerisinden çıkacak.”

Kendi örgütlerine güvenmeyen, sağlıklı bir üye yapılanmasını gerçekleştiremeyen, günlük politikalarla kitlesini avutmaya çalışan, her daim gündemin arkasına takılan, toptancı bir AK Parti karşıtlığı üzerine muhalefet yapmaya çalışan bir CHP'nin iktidar umudu olarak sunulmaya çalışıldığı bir ülkede gerçek anlamda bir muhalefet örgütlenmesinin olanakları yoktur.

Hedefini ve örgütlenme modelini tam netleştiremeyen, içinde farklı karar odaklarını barındıran, ciddi anlamda bir Türkiye partisi olma konusunda tereddütler yaşayan BDP de, milliyetçilik dışında topluma cazip gelecek ideolojik farklılıklar geliştiremeyen MHP de AK Parti’nin yarattığı sinerjiyi oluşturamadılar.

Sol ve sosyalist kesimlerde devam eden akıl tutulması ve önyargılar, geçmişin klasik kısır çekişmelerinden kaynaklı güvensizlikler sonucu, bu kesimin de mevcut düzen partilerinden hiçbir farkı yok.

Dünyanın hiçbir yerinde iktidara gelen parti oylarını yükselterek iktidarını sürdüremez. Oyları azalarak birkaç dönem iktidarda kalan partilerin varlığı anlaşılabilir de, ülkemizdeki gibi üç dönem üst üste oylarını yükselterek AK Parti iktidar oluyorsa, muhalefetin dönüp kendini sorgulaması gerekmez mi?

Bu kadar uzun süre iktidarda kalmış bir partinin yıpranmaması, oylarının azalmaması mümkün değildir. Bu durum aslında AK Parti'nin değil, muhalefetin başarısıdır. Toplumun çoğunluğunda karşılık bulamayan bir partinin iktidar olduğu bir siyasi iklimde rüzgarı arkasına alıp yelkenlerini şişiremeyen bir muhalefetin, suçu kendisinde, beceriksiz kaptanlarında araması gerekmez mi?

Yeni, yaratıcı yöntemler, halkta karşılık bulacak gerçekçi projelerle iktidar mücadelesi vermek yerine, yeniden askeri ve bürokratik vesayetin gölgesine sığınarak, “her ne pahasına olursa olsun iktidar” zihniyetiyle halkı daha ne kadar kandıracak, ilkesiz siyasetinize alet edeceksiniz?

Türkiye’nin bu kronik siyasi açmazından kurtulması, siyasetin yeniden dizayn edilmesinin zamanı gelmiştir. Bu ülke yurttaşları artık eski, köhnemiş siyaset tarzları ve ilkesiz, politik doğrultusu olmayan, omurgasız siyasetçilerle yönetilmek istemiyor.

           

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

24.12.2013/BODRUM

 

Son Güncelleme Tarihi: 27 Aralık 2013 19:40

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.