Terörist Öldürerek Terörü Bitiremeyiz!

18 Ocak 2017 11:57 / 968 kez okundu!

 

 

Aslında herkesin bildiği ama kimi zaman zorunluluktan, kimi zaman da bir politika olarak uygulanan bu güvenlik politikalarıyla dünyanın hiçbir yerinde terörle mücadelede başarı sağlanamamıştır.

Savunma değil, taarruz konsepti” olarak uygulamaya konan son dönemdeki mücadele yöntemiyle terör örgütlerinin hareket alanının olabildiğince sınırlandığı, önemli ölçüde zarar verildiği bir gerçek.

Her gün basında izliyoruz, kaç tane teröristin etkisiz hale getirildiğini, kaç hedefin vurulduğunu.

Kuşkusuz bu konsept değişikliği terör örgütlerinde moral anlamında bir yıkıma da neden oluyor ancak, onların yaptığı eylem biçimlerindeki değişiklik sonucu toplumda oluşan korku ve panik havasını da o ölçüde artırıyor.

Burada şu soruyu sormak en doğrusu sanırım.

Amaç daha çok terörist öldürmek mi, terörün kaynağını kurutmak mı?

Öte yandan, terör örgütlerini destekleyen emperyal güçlerin amacı da toplumda tehdit, kaos ortamı yaratarak ülkeleri istedikleri biçimde dizayn etmek olduğuna göre, sonuçta öldürülen teröristler bu karanlık güçlerin umurunda bile değil.

Üstelik de küresel çağda her şey değiştiği gibi terörün yöntemleri de değişti.

Siz binlerce askerinizle operasyon yapıp onlarca teröristi etkisiz hale getirirken, onlar bir tane beyni yıkanmış canlı bombayla kimi zaman yüzlerce masum insanı öldürebildikleri gibi, milyonlarca insanı korkutabiliyor, sindirebiliyorlar.

Bunları söylerken, terörle mücadeleden vazgeçilsin, ya da güvenlikçi politikalar terk edilsin demiyoruz elbette.

Özellikle vurgulamak istediğim konu;” tek başına silahlı mücadeleyle, ya da terörist öldürerek terörü bitiremeyiz.”

Daha önce bir yazımda altını çizmeye çalıştığım şu tespiti bir kez daha yinelemek istiyorum.

 “Ancak alınacak her türlü tedbir ya da uygulanacak en büyük cezadan daha etkili ve caydırıcı olacak şey, insanların amaçsız ve anlamsız yere kendilerini feda etmeyi göze alacakları bir zihin ikliminin ortadan kaldırılmasıdır.”

Terör örgütlerinin kullandıkları kişilerin sosyo-ekonomik yapıları, aile durumları, aldıkları eğitim ve yetiştikleri ortam incelendiğinde çaresizlik ve sonucunda oluşan kin, nefret duygularının baskın olduğu görülür.

Terörü bir sistem sorunu olarak görmez ve küresel politikalarla ancak çözüleceğini kabul etmezsek, güvenlik önlemleri, bu konuda tespit edilen zaafiyetler, yönetim biçimleri ve siyasi önyargılar gibi ucu açık tartışmalarla gereksiz zaman kaybederiz.

İstanbul’da ünlü bir eğlence mekanında yılbaşında meydana gelen alçakça saldırıyı gerçekleştiren terörist sonunda yakalandı.

Sanıyorum bu hafta da hep bu konu konuşulur.

Yeni anayasa tartışmalarını bile gölgede bırakırsa şaşmayın

Yakalanmasının tam da bu sıcak gündemin yaşandığı zamana denk gelmesi de ilginç bir rastlantı

Ülkenin gündemini birileri kendi amaç ve çıkarları doğrultusunda belirliyor sanki.

Her şeye rağmen, tehlikeli bir caninin yakalanmış olması hem toplum açısından sevindirici bir olay, hem de güvenlik güçleri açısından önemli bir başarı.

Şu ana kadar faili meçhul kalmış tüm cinayetlerin, katliamların sorumluları da bir gün gelir yakalanır umudumuzu diri tutmak açısından elbette önemli.

Ama başından beri vurgulamaya çalıştığım gibi, toplumda oluşan güvensizlik algısını kırabilmenin yolu, terörün kaynağını kurutacak köklü politikaların uygulandığını görmekten geçiyor.

Herkese adalet, hukuka güven duyulacak bir yargı sistemi, hak ve özgürlüklerin her koşulda korunacağı bir demokratik yönetim.

Şimdilerde toplumu çok derinden ayrıştıran anayasa tartışmaları var iken, toplumsal uzlaşı ve komşularımızla barış politikaları hayata geçirilmeden, yalnızca güvenlikçi politikalarla terörü sonlandırmak mümkün görünmüyor.

Nedenleri küresel olan bir sorunun çözümü de küresel olmak durumundadır.

Terör artık yalnızca bizim sorunumuz olmaktan çıkmış, tüm dünyayı tehdit eden bir boyuta ulaşmıştır.

O zaman sorunun çözümünü de küresel yöntemlerde aramak, uluslar arası bir mücadelenin koşul ve ortamını yaratmak gerekiyor.

Bunun yapılabilmesi için de önce kendi içimizde barışmak, barış içinde bir arada yaşamak zorunda olduğumuzu kabul etmek ve buna uygun projeler geliştirmek zorundayız.

Bugün etkisiz hale getirdiğiniz teröristlerin bağlı olduğu örgütlerin yerine, onları yaratan ve yaşatan karanlık güçler, anında yenilerini kuracaklardır.

Bu kısır döngüden kurtulabilmenin yolu, güvenlikçi politikaları, ekonomik ve sosyal politikalarla desteklemek, insanları; kendilerini feda etmek zorunda bırakacak dogmalardan kurtarmak gerekiyor.

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

17.01.2017/BODRUM

 

Son Güncelleme Tarihi: 28 Ocak 2017 13:06

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.