NÝSANDAN SONRA SÝYASET YENÝDEN ÞEKÝLLENECEK

05 Mart 2019 13:46 / 1603 kez okundu!

 

 

Demokrasi hepimiz için önemli ve gereklidir. Ancak bu "kendine demokrat" solculardan da, gerçek anlamda inançlý, muhafazakar, milliyetçi insanlar hariç, “sözde Müslümanlardan” da bu ülke çok çekti. Þimdilik AK Parti ve MHP aðýrlýklý Cumhur Ýttifaký seçimler sonrasý siyasette milliyetçi-muhafazakar kesimin temsilcisi olarak siyaset sahnesindeki yerini koruyacak gibi görünüyor.

 

****

 

NÝSANDAN SONRA SÝYASET YENÝDEN ÞEKÝLLENECEK

 

Yerel seçimlere bir aydan az bir zaman kala tüm siyasiler 31 Mart'a kilitlendi.

Ýktidarýn deðiþmesini saðlayacak bir genel seçim olmamasýna karþýn, bu yerel seçim sonuçlarý birçok siyasi partide dengeleri deðiþtirecek.

Bunu bildikleri için liderler ve çevresindeki kadrolar, daha çok parti içi iktidarý güçlendirmenin hesaplarýný yapýyorlar. Aday belirlemede de bu düþünce egemen oldu ve yarýn kendilerine parti içerisinde rakip olabilecek güçlü kiþileri mümkün olduðunca elemeye, aday göstermemeye çalýþtýlar.

Oysa þu bir gerçek, seçim sonuçlarý nasýl olursa olsun, 1 Nisan Türkiye siyaset tarihinde bir dönemeç olacak.

Çok partili sistemden, giderek iki ya da üç partili bir sisteme geçiþin izlerini taþýyan bu siyasi atmosfer, çok sürprizlere gebe görünüyor.

O nedenle, önümüzdeki günlerde deðiþecek bu yeni siyasal yapýya uygun pozisyon almasý gereken siyasiler, henüz bunun pek farkýnda deðiller gibi.

Farkýnda olanlar da daha þimdiden rakiplerini ekarte etmek için güç depolamaya çalýþýyorlar.

Öyle sanýyorum, Türkiye belki de tarihinin en renkli ama bir o kadar da önemli seçimini yapýyor.

31 Martý kazasýz atlatabilmek uðruna, pek de ilkeli olmayan, günü kurtarmaya yönelik yapýlan ittifak ve iþbirliklerinin kalýcý olup olmayacaðýný da seçim sonuçlarý belirleyecek.

Eðer Cumhur ittifakýný geriletebilecek etkide bir seçim baþarýsý kazanabilirse, Millet ittifakýný daha ilkeli ve pratik temellere oturtacak bir iþbirliði ve hatta yeni siyasi organizasyonlar gündeme gelebilir.

Örneðin; Ýstanbul ya da Ankara Büyükþehirlerinden birini CHP alýrsa, hele de buna Adana, Mersin, Antalya, Bursa gibi bazý iller katýlabilirse, en azýndan Cumhur ittifaký yeniden sorgulanýr hale gelecektir. Bu baþarýlamaz ve hatta, CHP’nin elindeki Muðla, Aydýn, Eskiþehir gibi önemli kalelerden biri kaybedilirse; iþte o zaman Millet ittifaký ve özellikle de CHP’de kazan kaynamaya baþlar.

Bu nokta da HDP’nin demokrasi adýna yaptýðý koþulsuz desteði çok doðru okumak gerekir. Bugün iktidar bloðunun geriletilmesi adýna; Selahattin Demirtaþ’ýn deyimiyle “stratejik oy kullanacak” olan HDP’ye yakýn görünmekten bile korkan, mahcup, utangaç tavýrlarla onlarý görmezden gelen muhalefet partilerinin öyle sanýyorum bir kez daha kendilerini sorgulamalarý gerekiyor.

“Bizim sizin oyunuza ihtiyacýmýz yok, zaten bizi desteklemek zorundasýnýz” türünden üstenci ve siyasi etiðe hiç yakýþmayan bir tavýr takýnanlar kadar, "HDP yerine MHP kazansýn" diyenlere inat, HDP gerçekten çok stratejik bir tavýr sergilemiþtir.

Ama hiçbir siyasi parti bunu, mecbur kalýndýðý için kendilerine sunulmuþ bir destek olarak algýlama hakkýna sahip deðildir.

HDP’nin bu tavrý demokrasi ve özgürlük mücadelesine yönelik önemli bir katkýdýr.

Batýda kimi seçmen çevrelerinde kendi adaylarýný çýkardýklarýnda, onlarý hainlikle suçlayan sözde devrimcilerin, þimdi adaylarýný geri çekince HDP’ye övgüler düzen ikiyüzlülüðünü anlamak mümkün deðil.

Ýktidar partisi ve yandaþlarýnýn cumhur bloðunun oylarýný "konsolide etme" çabalarýný ve HDP dahil tüm muhalefeti neredeyse terör örgütüyle baðlantýlý göstermesi, seçime yönelik bir taktik olarak anlaþýlabilir bir durum.

Ama anayasal çerçevede kurulmuþ, seçimlere girme, demokratik siyaset yapma hak ve yetkisi olan bir siyasi parti ve ona oy veren 6 milyonun üzerinde yurttaþý yok sayan zihniyetle ayný dili kullanan, onlarla birlikte anýlmaktan bile çekince gösteren sözde muhalefet, seçimler sonrasý bu politikalarýný yeniden gözden geçirmek zorunda kalacaktýr.

Demokrasi hepimiz için önemli ve gereklidir. Ancak bu "kendine demokrat" solculardan da, gerçek anlamda inançlý, muhafazakar, milliyetçi insanlar hariç, “sözde Müslümanlardan” da bu ülke çok çekti. Þimdilik AK Parti ve MHP aðýrlýklý Cumhur Ýttifaký seçimler sonrasý siyasette milliyetçi-muhafazakar kesimin temsilcisi olarak siyaset sahnesindeki yerini koruyacak gibi görünüyor.

Asýl sorun; üreten, tüketen, yoksul emekçi kitlelerin, köylünün, memurun, esnafýn, emeklinin haklarýný savunacak bir kitle partisinin eksikliðini kim giderecek?

Sermaye ve finans çevreleriyle kurduðu girift iliþkilerden sonra CHP’nin bu boþluðu doldurmasý pek mümkün görünmüyor. Hatta devrimci-demokrat-ilerici kesimlerin örgütlenmesinin önünde neredeyse engel durumundadýr.

Ýçinde sosyalistlerin, barýþseverlerin, demokratlarýn, sosyal demokratlarýn ayrýmsýz temsil edileceði gerçek bir emek partisine ihtiyaç var.

1 Nisan’dan sonra tüm yurtseverlerin yeni siyasal döneme göre kendilerini hazýrlamasý, önyargýlarý ve eski, köhnemiþ klasik siyaset tarzýný býrakýp, yeni bir siyaset tarzýnýn oluþmasý için çaba göstermeleri gerekecektir.

Ne demiþ Mevlana;” Dünle beraber gitti cancaðýzým, ne kadar söz varsa düne ait. Þimdi yeni þeyler söylemek lazým.”

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

05.03.2019/BODRUM

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.