BU DİYALOG BU KADAR MI ZORDU?

18 Şubat 2021 13:23 / 3135 kez okundu!

 

 

Bu satırların yazıldığı sıralarda İktidarın iki bakanı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ediyordu.

 

****

 

BU DİYALOG BU KADAR MI ZORDU?

 

“SİYASİ PARTİLERLE GÖRÜŞMEK İÇİN BİRİLERİNİN ÖLMESİ Mİ GEREKİYOR”

Bu satırların yazıldığı sıralarda İktidarın iki bakanı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ediyordu.

Ardından İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ziyaret edecek olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar daha sonra meclis oturumunda Milletvekillerine Gara operasyonlarıyla ilgili bilgi verecek.

Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ise böylesine önemli günlerde Ankara’da olması gerekirken AK Parti Genel Başkanı olarak parti kongrelerini takip ediyor.

Sanıyorum başkanlık sisteminin en sıkıntılı yanı da bu!

Ne zaman Cumhurbaşkanı, ne zaman parti başkanı?

Kendisi kongrelerde ya da grup toplantılarında Parti Genel Başkanı olarak muhaliflerine en ağır sözleri söylerken, kendisine yönelik muhalif eleştireler için “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle soruşturma açılıyor.

Ülkemizde barışa ve özellikle barış diline ihtiyaç duyduğumuz şu sıkıntılı günlerde en başta da iktidar partisi yöneticilerinin daha özenli davranmaları gerekmez mi?

Bugün yapılacak ziyaretlerde gösterilen hassasiyetin her olayda gösterilmesi ve toplumun her kesimiyle, muhalefet partileriyle bu tür görüşmelerin yapılması daha doğru olmaz mı?

Bu görüşmelerin yapılması, diyaloğun oluşması için illa bir felaket mi gerekiyor?

 

DEVLET BAHÇELİ ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANININ İSTİFASINI İSTEDİ

Bugün yapılan MHP grup toplantısında konuşan Genel Başkan Devlet Bahçeli, Gara operasyonu, terörle mücadele ve HDP’nin kapatılmasına yönelik görüşlerini açıkladı.

Tahmin edileceği üzere yine HDP üzerinde diğer muhalif parti liderlerine de çok ağır eleştiriler yaptı.

En ilgi çeken söylemi de Anayasa Mahkemesine yönelik olanıydı.

Boğaziçi Üniversitesinde öğrenci ve öğretim üyelerinin yeni atanan rektörü istifaya davet etmelerini suç, buna yönelik yapılan demokratik protestoları terör eylemi olarak gösteren Bahçeli, Türkiye’nin en önemli kuruluşlarından olan Anayasa Mahkemesi Başkanını istifaya  davet etmeyi kendisine hak olarak görüyor.

Anayasa Mahkemesi Başkanından söz ederken de ismini bile anmadan “bu zat” diye itibarsızlaştırmaya yönelik bir dil kullanan Bahçeli’nin bu tavrı ülkemizde son dönemlerde sıkça uygulanan çifte standarta en somut bir örnek sayılabilir.

Aynı Bahçeli, anlaşılan o ki İttifak ortağından gerekli onayı alamadığı için doğrudan kendisi başvuramayıp Yargıtay Başsavcılığından istiyor HDP’nin kapatılmasını.

Oysa parti olarak doğrudan başvurma hakları var.

Görünen o ki, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili de iki ortak arasında bazı sorunlar var.

Yeni bir anayasaya gerek olmadan mevcut anayasayla Cumhurbaşkanının yapmak isteyip te yapamayacağı hiçbir şey yok iken, birdenbire Sayın Erdoğan’ın yeni bir anayasa ihtiyacı duyması da aslında gündem değiştirmekten başka bir şey değil.

Daha öncesi ekonomi ve hukuk reformu diye bir tartışma başlattı.

Bu konuya toplum pek fazla itibar etmeyince “yeni anayasa” tartışmasıyla yeniden gündem değiştirilmeye çalışılıyor.

Keşke bu konuda samimi olsalar ve darbelerin gölgesi sinmiş bu anayasadan kurtulup, gerçek anlamda demokratik bir anayasa yapılsa!

Ama hep birlikte göreceğiz, birçok konuda yine ipe un serilecek, olur olmaz gerekçelerle masalar devrilecek, anlamsız dayatmalar yapılacak, istemedikleri konularda görüş belirtenler hainlikle itham edilecek ve yine bir kısır döngü ve başa döneceğiz.

Umarım ben yanılırım.

Tüm siyasi partilerin, Meslek Odalarının, sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının katılım ve destekleriyle yeni, demokratik, çağdaş bir anayasa çalışmasının hayali bile heyecanlandırıyor insanı.

Temel hak ve özgürlüklerin, demokratik taleplerin dikkate alındığı, insanın, doğanın merkeze alındığı, emek odaklı bir anayasayı kim istemez ki!

Ancak görünen o ki, halkın giderek daha çok yoksullaştığı, yatırımların durduğu, işsizlik ve yolsuzlukların arttığı, gençlerin umudunun tükendiği Türkiye’de ülkeyi yönetmekte zorlanan AK Partinin iktidarını sürdürmeye, savrulmaya başlayan seçmen tabanını konsolide etmeye yönelik bir taktik girişim gibi duruyor bu çalışmalar.

Hepimizin yüreğini dağlayan 13 şehitin yarattığı dayanışma iklimi dilerim doğru algılanır, bir iktidarın sürdürülmesi için değil, ülkenin barış ve huzuru için bir yeni başlangıca neden olur.

Dilerim sağduyu hakim olur, toplumu kutuplaştıran, şu salgın günlerinde neredeyse yaşama sevincini yitirmemize neden olan nefret söylemleri yerine en başta da siyasete barış dilini yerleştirme olanağımız olur.

Bir kez daha Gara operasyonları sırasında yaşamlarını yitiren yurttaşlarımıza tanrıda rahmet, ailelerine ve tüm halkımıza başsağlığı diliyorum.

Terörün olmadığı, barış içinde yaşanası bir dünya özlemi, demokratik bir Türkiye umudu, açlığın, yoksulluğun, işsizliği olmadığı, sağlıklı günlerde bir arada olma dileğiyle.

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

17.02.2021/BODRUM

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.