Bizden olmayana katlanmak

29 Ekim 2015 14:19 / 1210 kez okundu!

 

 

1 Kasım seçimlerine 4 gün kala, sokağın sessizliği, heyecansızlığı, umudun tükenişi midir, yoksa fırtına öncesi sessizlik mi?

Öyle sanıyorum cumhuriyet tarihinde hiç bu kadar renksiz, ruhsuz bir seçim kampanyası yaşanmamıştır.

Oysa hiçbir dönemde siyasi partiler bu denli somut ekonomik, sosyal projeler ortaya koymamış, vaatlerde bulunmamıştı.

Eskisi gibi mitingler yapılmasa, görüntü ve gürültü kirliliği yaşanmasa da, liderler yine alanlarda, toplantılarda, halkın arasında.

Tüm bunlara karşın halkın bu ilgisizliğini neye yormak gerekiyor?

Kuşkusuz kısa dönemde üst üste bu kadar çok seçime alışık olmayan vatandaş, yorulmuş, heyecanını ve coşkusunu yitirmiş olabilir.

Ancak asıl önemli olan, vatandaş, siyasete güvenini yitirdi.

Siyasilere inanmaz, çok kirli bir zeminde yapılan, her geçen gün daha da kirlenen siyaseti takip etmez oldu.

Daha da önemlisi, sandıkta ortaya koyduğu siyasi iradesine yapılan saygısızlığa tahammül edemez, liderlerin siyasi hırs ve kompleksleri uğruna ülkeyi hükümetsiz bırakmaları kabul edemez duruma geldi.

Öte yandan, değişim ve yenilenmeye yönelik en küçük bir ışık görmediği gibi, geleceğe ilişkin umudunu da kaybetti.

Durum böyle olunca, ilgili ilgisiz herkeste, “şu seçimler bir geçse de, kurtulsak!” duygusu hakim oldu.

Seçim bildirgelerinde benzer vaatler; basında, toplantılarda, mitinglerde benzeşen söylemler, yani değişen pek bir şey yok.

Toplumu germe, kutuplaştırma, öteki üzerinden politika yapma, birkaç puan fazla oy alabilme uğruna oluşabilecek koalisyon ihtimallerini de yok etmeye yönelik, kin, nefret içeren söylemler.

Bu alanda da bildiğimiz klasik siyaset tarzı, değişen bir şey yok.

En önemlisi de kendisi gibi olamayana tahammülsüzlük, ötelemek, yok saymak, elinden gelse yok etmek, halkı küçümsemek en çok kullanılan yöntem olmaya devam ediyor.

Anlayacağınız, siyasi etik ve diyalog, uzlaşı konusunda da değişen bir şey yok.

Peki, o zaman ne değişecek?

Değişim ve yenilenme bekleyen vatandaş nasıl heyecan duysun?

Sonucu yaklaşık belli, zorla dayatılan bir seçimden ne beklesin?

Barış, demokrasi, hak ve özgürlükler, yeni anayasa konusunda nasıl umutlansın?

Güvenlik-özgürlük ikilemi arsında hapsedilen yurttaşlar, bırakın umudu, beklentiyi, hayal bile edemez hale gelmişken yapılacak bu zorlama seçim, yasak savmaktan öteye geçemeyecek.

Ülkemizde çağdaş bir siyaset kültürü oluşmadan; dinleme, anlama, anlamaya çalışma üzerine bir düşünce iklimi gelişmeden yapılacak her seçim, bir angaryadan ibaret oluyor.

Şu anda toplumda öylesine seçmen kitleleri oluştu ki; her siyasi parti yandaşları kendi gettosunu kurmaya, kendi medyasını oluşturmaya, aynı gazeteleri okumaya, yalnızca kendi gibi düşünenlerle konuşmaya, kendi gibi olmayanı düşman görmeye başladı.

Böylesine önyargılı seçmen kitlelerinin olduğu bir toplumda, kısa sürede insanların tercihlerini değiştirmelerini beklemek ne kadar doğru olur?

Bu yazının yazıldığı saatlerde cemaate yakın olduğu bilinen bir gruba yönelik ticari sindirme operasyonu devam ediyordu.

Paralel yapıyla mücadele diyerek insanların ticari yaşamlarına böylesine acımasız müdahale, üstelik de seçimlere bu kadar az bir süre kala yapılabiliyorsa, bu geleceğe yönelik umutların da, uzlaşı kültürünün de, koalisyon ihtimallerinin de bittiği noktadır.

Herkesin ve her grubun senin gibi olmasını, sana yakın durmasını, seni desteklemesini ön koşul olarak dayatır ve tüm toplumdan bunu beklersen, orada ne demokrasi yeşerir, ne barış olur, ne de huzur.

Suç işlemiş kişi ve kurumlarla yasalar çerçevesinde hukuk mücadelesi vermek dururken, onları yok etmeye yönelik bir tutum; ne demokrasiyle bağdaşır, ne insanlık, ne vicdan

AK Parti'nin; iktidar olmanın sağladığı olanaklarla yaptıklarını, diğer muhalefet partileri de parti içinde kendi gibi olmayanlara yapıyor.

Yukarıda bunlar olurken, futbol takımı gibi parti tutan, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı pek seven fanatikler de, bulundukları çevrede kendi gibi olmayanlara karşı düşmanca bir tavır içine giriyorlar.

Bizim gibi düşünen, bize benzeşenlerle uyum içinde olmak çok kolay.

Asıl olan, bizim gibi düşünmeyene, bizden olmayana katlanmak…………..

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

27.10.2015/BODRUM

 

Son Güncelleme Tarihi: 30 Ekim 2015 13:45

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.