Algı yönetimi ve korkulara yenik düşmek

19 Mart 2014 00:51 / 1354 kez okundu!

 

 

Yaklaşan yerel seçim seçimler ve kampanya süresince izlenen yöntemler bir kez daha gösterdi ki; toplumu yönetmenin en kolay yolu insanları korkularıyla baş başa bırakacak algı yönetiminden geçiyor.

Yolsuzluk iddialarıyla sarsılan ve moral-motivasyonu bozulan tabanını diri tutmak için ortamı gererek kitlesine hakim olmaya çalışan Erdoğan, cemaat korkusunu zihinlere kazıyarak toplumu yönetmeye çalışıyor.

İktidar karşıtı muhalefet bloğu da; her zaman olduğu gibi klasik yöntemlerine devam ediyor. “Cumhuriyete sahip çıkma, Atatürk ilkelerini koruma, ülkenin bölünmez bütünlüğü” gibi kavramlarla halkın manevi duygularını okşayan,”laiklik elden gidiyor! Ülke bölünüyor, şeriat geliyor! “ türünden artık halkta pek karşılık bulmayan korkuları yayarak, kolaycı iktidar senaryoları üretmeyi sürdürüyor.

On yılı aşkın iktidarı döneminde devletin tüm olanaklarını birlikte kullandığı, iktidarı paylaştığı cemaat ya da hizmet hareketi, kontrolü dışına çıkıp, kendisi için tehlike olmaya başlayınca ancak, kendi yarattığı düşmanla mücadeleye başlayan AK Parti kadar, iktidarı demokratik yollarla elde etmek için zorlu ve uzun soluklu bir mücadelede kendi örgütsel gücü yerine, askeri ve bürokratik vesayetin desteğini tercih eden muhalefet de, halkı korkularla yönetmeye çalışıyor.

Seçim kampanyasının hedefine yolsuzluk ve rüşvet olaylarını yerleştiren CHP, yerel seçimleri; ülkenin geleceği için bir dönüm noktası olarak göstererek, seçimlerde oylarını artırırsa bir iktidar değişikliği olacakmış algısı yaratmaya çalışıyor.

Demokratikleşme ve barış sürecinde attığı adımlarla inanılmaz bir destek sağlayan AK parti iktidarının, özellikle de son dönemde yaptığı yanlışlar ve attığı geri adımlarla yitirdiği desteğe rağmen; toplumsal muhalefeti gereği gibi örgütleyemeyen, çoğu zaman gündemin kuyruğuna takılan CHP de, klasik milliyetçilik dışında topluma cazip gelecek yeni politikalar üretemeyen MHP de, ne yazık AK Partiye alternatif olamadılar.

Verilen sözlere rağmen, üzerine gidilemeyen faili meçhuller, yargıda ve bürokraside yaşanan güven sarsıcı olaylar, sonuç alınamayan, kamu vicdanını tatmin etmeyen Hrant Dink, Zirve ve Danıştay saldırısı davaları, aydınlatılmayan Uludere katliamı gibi can alıcı sorunlar yerine; başbakanla ağız dalaşına giren muhalefet sözcüleri, şimdiden olası seçim başarısızlıklarına kılıf hazırlamaya çalışıyorlar.

Gerçek anlamda çağdaş, katılımcı ve demokratik bir yerinden yönetim anlayışını hakim kılacak belediyeler yerine, AK partili olmayan belediye başkanları hedefini önüne koyan, ancak kimi zaman bu düşünceyle de çelişen uygulamalarla, AK partinin kabul etmediği belediye başkanlarını bile aday yapmaktan çekinmeyen, “partimizi CHP lileştirdin” diyerek Devlet Bahçeli’ye bayrak açan, MHP nin gelecekte genel başkan adayı birini, Ankara kahramanı diye toplumun önüne koyan ana muhalefet partisi; yarın başarısız olursa faturayı yine halka kesecek.

“Biz elimizden geleni yaptık ama ne yapalım, bu halk bizi anlamıyor, yine de gidip AK Partiye oy veriyor.” gibi ucuz bahanelerin ardına sığınacaklar.

Seçmenlere makarna, kömür dağıttılar, para verdiler, sandıkta hile yaptılar.” Türünden yine o bildik mazeretlerin arkasına saklanacaklar.

Oysa, Ergenekon, balyoz gibi ülke için yaşamsal öneme sahip davaları eline yüzüne bulaştıran, kısa dönem siyasi başarılar uğruna ülkenin geleceğini ilgilendiren barış ve demokratikleşme, çözüm sürecinde ikircimli tavrıyla ülkeyi gereksiz bir kutuplaştırmaya sürükleyen iktidar; öylesine çok hatalar, yanlışlar yaptı ki, buradan bir iktidar altenatifi çıkaramayan muhalefetin halka söyleyecek hiçbir sözü olamaz.

Şu an iktidar belki de tarihinin en zayıf günlerini yaşıyorken, AK Partiden hoşnut olmayan büyük çoğunluğu örgütleyip, iktidarın karşısına dikemeyen muhalefet, dönüp kendisini sorgulamak yerine, yine o “devletin sahibi, cumhuriyetin kurucusu” şeklindeki üstenci yaklaşımıyla suçu kendisine oy vermeyen halka yüklemeye çalışacak.

AK Partinin oylarında elbette düşüş vardır ve bu eşyanın tabiatı gereğidir. Ancak iktidar partisinin oy oranlarını abartılı şekilde düşük gösterip, yarın daha fazla oy aldığında” yine seçim hilesi, sandıkta oyun oynadılar” gibi bahanelere şimdiden gerekçe hazırlamaya harcadığınız enerjiyi, proje hazırlayarak, sahada çalışarak değerlendirseniz daha iyi olmaz mı?

Bu ülkenin halkı artık bu tür küçük hesaplara, ucuz politika yalanlarına kanmıyor.

AK partiye oy verenlerde, inançları doğrultusunda cemaate destek olanlarda, laik yaşam tarzını benimsemiş, cumhuriyet değerlerine sahip çıkanlarda, milliyetçi hassasiyetlere önem verenlerde, Kürtlerde, Alevilerde, hangi etnik ya da dini kesimden olursa olsun, tüm yurttaşlar; bu ülkenin ayrımsız eşit haklara sahip değerleridir.

Hiçbir gruba, siyasal düşünceye öncelik ya da üstünlük sağlanamayacağı gibi, eşit koşullarda herkesin iradesi ve temsil hakkı vazgeçilmezdir.

Cumhuriyet tarihi boyunca bizleri komünizm ve bölücülük tehlikesiyle korkutan, “şeriat geliyor” paranoyasıyla uykularımızı kaçıran, şimdi de “laiklik elden gidiyor, cumhuriyet tehlikede” diyerek korkularla yönetmeye çalışan siyaset bezirganları, artık inandırıcılığınız kalmadı.

Halk size inanmıyor.

Bu ülkede laik düzenin de, cumhuriyetin de, demokrasi ve özgürlüklerin de sahibi ve koruyucusu, sizin beğenmediğiniz, ara sıra lutfedip yukarılardan yanına indiğiniz halktır.

Ne tehditleriniz, ne kin ve nefret içeren söylemleriniz, ne de içi boş vaatleriniz artık bizi korkutmuyor.

Artık biliyoruz ki, korkunun ecele faydası yok.

Korkularla her gün ölmektense, korkuların üzerine gidip korkusuzca, onurlu bir şekilde yaşamayı öğrendik.

Bu halk barış istiyor, demokrasi istiyor, hak ve özgürlüklerin güvence altına alınacağı sivil, çağdaş bir anayasa istiyor.

Bu halk, korkularla yönetilmek istemiyor.

Bu halk siyasetçilerin yalanlarıyla, yolsuzluklarla, rüşvetlerle, kavga ve düşmanlıklarla yönetilmek istemiyor.

Bu halk otoriter bir başbakan, halkına zulmeden bir iktidar istemediği gibi asker bir cumhurbaşkanı da istemiyor.

İktidardan kurtulmak adına ülke ekonomisine, sosyal barışa zarar veren, bu uğurda devlet içinde kümelenmiş çetelerle işbirliği yapmaktan kaçınmayan bir muhalefet de istemiyor.

Bu güzel ülkenin güzel insanları; daha yaşanası bir dünyada, demokratik, özgür bir ülkede, eşit koşullarda, insan gibi yaşamak istiyor.

 

AYHAN ONGUN

Gazeteci-Yazar

18.03.2014/BODRUM

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.