Aleviler açılacak mı?

04 Aralık 2014 01:45 / 1148 kez okundu!

 

 

Son günlerde yaşanan gelişmelerle birlikte değerlendirildiğinde hükümetin Alevi açılımı, daha çok tartışılacağa benziyor.

Demokratik Açılım adıyla başlayan ve merkezine terörün sonlandırılması ve Kürt sorununu koyan süreç içerisinde, toplumun farklı kesimlerine yönelik yeni açılımlar gündeme geldi.

Kadına yönelik baskı ve şiddet, azınlıklara yönelik yok etme girişimleri, asimilasyon politikalarıyla birlikte Alevi Açılımı toplumda en çok ilgi gören ve bir o denli de tartışılan konulardan biri oldu.

Değişik zaman ve koşullarda yapılan Alevi çalıştaylarından ortak bir çözüm üretilemediği gibi Alevi yurttaşların farklı siyasi angajmanlarının olduğu görüldü.

Alevi kültürü ve yaşam tarzını önceleyen bir tartışma ve çözüm yerine, Alevi kanaat önderlerinin içinde yer aldıkları siyasi pozisyona göre tavır belirliyor olmaları, sürecin önündeki en büyük engel olarak orta yerde durmakta.

Tartışmaların odağında da Diyanet İşleri Başkanlığının misyonu ve görev tanımı bulunuyor.

Bir kısım Alevi yurttaşlar, din işlerinin devletten bağımsız olması gerektiğini ve Sünni kesime hizmet veren bir devlet kurumu olarak Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması gerektiğini savunurken, bir kısım Alevi liderleri, Diyanet İşlerinden Alevilerin de mümkün olduğunca pay alması gerektiğini savunuyorlar.

İnançları ve yaşam tarzlarını özgürce sürdürmek isteyen Aleviler, farklı mezhep ya da inanç gruplarının devlet nezdinde eşit kurumlar olarak ilgi ve itibar görmeleri gerektiğini, dileyen her inanç grubunun kendi örgütlenmesini kendi olanaklarıyla gerçekleştirmesinin doğru olduğunu iddia ederken, diyanet kurumunu bir rant kurumu gibi görenlerin de, buradan kendileri de rant elde etme çabası içerisinde olduklarını söylüyorlar.

Örneğin Alevi dedelerine maaş bağlanması fikrinin, Alevi kültürüyle ve inanç sistemiyle bağdaşmadığını, bu durumun geçmişte olduğu gibi dini istismar eden egemen sisteme biat etme anlamına geldiğini ifade ediyorlar.

Durum böyle olunca da Alevilerin bu kendi içinde çelişik yapısından yararlanmak isteyen güçler, tartışmayı daha da körüklemek, çelişkileri daha çok derinleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Oysa toplumda Alevilerin dayanışma, paylaşma, hoşgörü ve sevgi gibi değerlere olan yakınlığı, ilgisi her dönemde takdirle karşılanmış, geçmişte yapılan baskı ve zulümlerden dolayı Alevi toplumuna hep bir sempati oluşagelmiştir.

Kısaca Alevi Açılımı denilen kimi uygulamaların, çoğunluk Alevi yurttaşların vicdanında kabul görmese de, Alevi toplumunu bir siyasi partinin arka bahçesi gibi görmek ne kadar yanlış ve yanıltıcı ise; kimi Alevi kanaat önderlerinin(!) kendi siyasi ikbal ve çıkarları uğruna tüm Alevileri siyasete alet etme çabası da bir o denli ahlak dışıdır.

Alevi Açılımından amaç, Diyanet İşleri bütçesinden Alevilere de pay aktarmak, CEM evlerine elektrik-su gibi hizmetleri bedava vermek, Alevi dedelerine maaş bağlamak olmamalıdır.

Alevi toplumu tüm bu ekonomik sorunlarını çözebilecek güce ve örgütlülüğe sahiptir.

Yeter ki, devlet katında eşit statü ve itibar sağlansın.

Öte yandan, geleneğinde mücadele kültürü olan bir toplumu; koşulsuz sisteme biat eden bir kesim olarak gösterme çabaları da Alevilere yapılacak en büyük kötülüktür.

Tarihinde hep “isyan eden, baş kaldıran, devlete karşı gelen” bir toplum olarak gösterilmeye çalışılan Aleviler, zor koşullar ve akıl almaz baskılar yüzünden kimi zaman asimilasyon politikalarından etkilenmiş olsalar da geniş bir coğrafyada yüzyıllar boyunca varlıklarını, kültürlerini sürdürmeyi başarmışlardır.

Bugün Aleviler için yapılacak hiçbir bağış, sağlanacak hiçbir imkan; geçmişte onlara yapılan baskı ve zulmü ortadan kaldırmayacağı gibi, Alevi kültürünün toplumumuza kattığı zenginliği gölgeleyemez.

Alevi toplumunun da kendi içindeki kimi ayrık otlarını, siyaset baronlarını görüp ayıklaması, bir yaşam tarzı olarak alevi kültür ve inanç sistemini hak ettiği gerçek yerine oturtması gerekir.

Toplumda bir mezhep olmaktan öte, bir hümanizma, kardeşlik ve barış kaynağı olarak gördüğüm Alevi dostlarımızın, Alevi Açılımını bir pazarlık unsuru olarak değil, çağdaş, demokratik bir ülke olma yolunda atılması gereken bir köprü olarak görmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ülke gündeminin en sıcak ve güncel konularını gündeme alan Türkiye Küçük Millet Meclisi yerel oluşumları da, bu ay yapacakları toplantılarda Alevi Açılımı konusunu konuşacaklar.

Alevi Açılımına yurttaşlar nasıl bakıyorlar sorusunun cevabının aranacağı, çözüm önerilerin konuşulacağı toplantılar sonucunda oluşturulacak ortak payda raporları bir araya getirilerek kapsamlı bir rapor hazırlanacak ve ilgili kurum ve kuruluşlara verildiği gibi TBMM'nde yapılacak bir basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaşılacak.

Öyle sanıyorum, hükümet tarafından ya da kimi Alevi örgütlerince düzenlenen çalıştaylardan çok daha etkili olacak bu toplantılardan çok daha objektif sonuçlar çıkarmak mümkün olacaktır.

Alevi yurttaşlarımızın Alevi açılımını bir iktidar projesi olarak değil, gerçek anlamda bir demokratikleşme, özgürleşme, geleceği birlikte kurmayı, eşit yurttaşlar olarak bir arada yaşayabilmeyi hedefleyen bir barış projesi olarak değerlendirmeleri gerektiğinin daha doğru olacağını düşünüyorum.

Umuyorum ki, geçmişte kimi siyasi kişi ya da partilerin ardında durarak hak aramaya çalışan Aleviler; geçmiş kimlik ve geleneklerine uygun örgütlenmelerini gerçekleştirir, en belirgin özellikleri olan sevgi ve kardeşlik gibi değerleri, siyasete kurban etmezler.

İnanıyorum ki, Aleviler, çalıştay ve benzeri projelerle sorunları tekrarlamak yerine, barış denizinde kulaç atar, demokrasi ve özgürlüğe doğru açılırlar.

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

02.12.2014/BODRUM

 

Son Güncelleme Tarihi: 07 Aralık 2014 00:15

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.