AHMET ALTAN'DAN TOKAT GİBİ SAVUNMA

06 Kasım 2019 19:49 / 1510 kez okundu!

 

 

3 yılı aşkın zamandır cezaevinde bulunan gazeteci-yazar Ahmet Altan 10 yıl ceza aldığı karar duruşmasının ardından içeride yattığı süre dikkate alınarak tahliye edildi.

 

****

 

AHMET ALTAN’DAN TOKAT GİBİ SAVUNMA

 

3 yılı aşkın zamandır cezaevinde bulunan gazeteci-yazar Ahmet Altan 10 yıl ceza aldığı karar duruşmasının ardından içeride yattığı süre dikkate alınarak tahliye edildi.

Kuşkusuz bu ve benzer davalardaki hukuk yanlışlarını, savcılık iddianamesindeki akıl almaz suçlamaları hukukçular daha uzunca bir süre konuşacak, tartışacaklar.

Demokrasiye inanan, barış yanlısı bir yurttaş olarak ben kimin suçlu olduğundan çok, yargılamanın ne denli adil yapıldığına bakarım.

Oldum olası “örgüt üyesi olmamakla birlikte” diye başlayan iddia ve suçlamalar bana anlamsız gelmiştir.

Bu tür iddialarla size karşı olan herkesi gözaltına alabilir, tutuklayabilir, yıllarca cezaevlerinde tutabilirsiniz.

İddianamelerin özellikle geç hazırlanması, tutukluluğun cezaya dönüştürülmesi işin bir başka adaletsiz ve haksız yanı.

Hele de üst mahkemelerden gelen tahliye kararlarının hemen ardından yeni davalar açarak, tutuklama kararları alıp, insanları özgürlüklerinden alıkoymak, ne adalete, ne vicdana, ne yargı kurallarına sığmaz.

HDP yöneticilerinde aynı durumu yaşıyoruz.

Osman Kavala davasında yine benzer durumlar.

Adil yargılamaya güvenin kalmadığı, hukukun ayaklar altına alındığı ortamda kimileri de hala linç anlayışıyla birçoğu siyasi bu tür davalardaki hukuksuzluğa tam da yandaş mantığıyla alkış tutuyorlar.

Ahmet Altan’a gelecek olursak;

Altan kardeşler, Çetin Altan gibi yaşamı boyunca sisteme muhalif olmuş bir aydının, yazarın çocukları ve yaşamları boyunca siyaset ikliminde yoğrulmuşlar.

Ahmet Altan bir sözcük sihirbazı olarak aşk romanlarında dahi, insanlığa, barışa, sevgiye dair mesajlar vermiştir.

Köşe yazılarında da kendince doğru bildiği, inandığı şeyleri yazmış, hiçbir dönemde iktidarlara yakın durmamıştır.

Şimdi duruşma savcısının iddiası gereği, Fetö gibi bir örgüte üye olmasa da, yardımcı olmakla suçlanıyor.

Burada izlenen yöntem, önce tutukla, sonra gerekçe oluştur.

15 Temmuzda darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütü silahlı bir kalkışmada bulunmuştur.

Ahmet Altan’ın tek bir kitabını dahi okumadan onu hainlikle, terörle suçlayanlar, onun her yazısında barışı savunduğunu bilmezler elbet.

Bilmek için sorgulamak, araştırmak gerekir.

“Bu iktidar bu gerekçelerle beni hapishanede tuttuğu sürece beni hapiste tutanlar küçülür.."

“Beni hapiste tutmak istiyorsanız istediğiniz kadar tutabilirsiniz, hapishane beni korkutmaz. Böyle bir iktidardan korkmaktansa ömrümü hapishanede tamamlamayı tercih ederim.”

Ahmet Altan ne Nazlı Ilıcak gibi, yalvar yakar mektuplar yazıp, şirinlikler yapmış, ne de duruşma savcısı gibi “darbe girişimini terör örgütünce fikir ve eylem birliği içerisinde olmadan bilmesi mümkün değildir.” Türünden zorlama suçlar yaratma aczine düşmüştür.

Savcıya göre Ahmet Altan’ın yazıları “silahlı bir darbe gerçekleştirme ihtimalinin kuvvetle muhtemel olarak görüldüğü bir dönemde” yazılmıştır.

Haklı olarak Ahmet Altan’da savcıya soruyor!

“Bir darbe ihtimali olduğunu, hangi darbecilerle eylem birliği yaparak öğrendiniz? Bir darbe ihtimali olduğunu devletin içinde sizden başka kimler biliyordu? Onlar bu bilgiyi hangi darbecilerle eylem birliği yaparak öğrenmişlerdi? Bir darbe ihtimali olduğunu bildiğiniz halde neden bir soruşturma başlatmadınız? Bu bilgiyi neden devletin diğer yetkilileriyle paylaşmadınız? Eğer bu bilgiyi paylaştıysanız, neden devletin yetkilileri bu darbeyi önlemedi? Onlar da mı, darbecilerle eylem birliği içindeydi?”

Beni ipe sapa gelmez suçlamalarla yargılamadan önce devletin, bu suçu işlediğini itiraf eden savcıya ve onun işbirlikçilerine bu soruları sorması gerekir.”

Bir darbe girişiminin, girişimden altı yıl önce yazılmış bir haber sayesinde gerçekleştiğini iddia eden aklın, mantıkla bir bağı da bulunmuyor zaten.”

Bu yazıyı okuyan iktidarın fanatik yandaşları yine başlayacaklar,15 Temmuz şehitleri üzerinden saldırmaya.

Onlara, Gülen cemaatinin kanlı bir terör örgütü haline gelene kadar birlikte olduğu siyasetçileri hatırlatmak gerekir.

Çoğu halen aktif siyasete devam ettikleri gibi, bu konuda açılmış ne bir dava, ne de soruşturma var.

Aynaya bakmaktan korkmamak gerek.

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

05.11.2019/BODRUM

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.