İki yüzlü Almanya

01 Ekim 2018 22:22 / 1766 kez okundu!

 

 

Dün Almanya’da Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Alman Şansölyesi Merkel’in düzenlediği basın toplantısı Almanya’nın iki yüzlülüğünün bir kere daha sergilenmesine sahne oldu. İki yüzlülüğü sırıtan sadece Merkel değildi. Basın toplantısına katılıp manidar ve kendilerini deşifre edici sorular soran Alman gazeteciler de Almanya’nın çirkin yüzünün daha iyi görülmesine katkı sağladı. 

 

****

 

İki yüzlü Almanya

 

Dün Almanya’da Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Alman Şansölyesi Merkel’in düzenlediği basın toplantısı Almanya’nın iki yüzlülüğünün bir kere daha sergilenmesine sahne oldu. İki yüzlülüğü sırıtan sadece Merkel değildi. Basın toplantısına katılıp manidar ve kendilerini deşifre edici sorular soran Alman gazeteciler de Almanya’nın çirkin yüzünün daha iyi görülmesine katkı sağladı. 

Erdoğan haklı olarak Almanya’ya kaçmış, hâlen Türkiye’de yargılanmakta olan FETÖ mensuplarının iki ülke arasındaki suçluların iadesine ilişkin anlaşma gereği Türkiye’ye iade edilmesini istedi. Merkel ise cevaben FETÖ’yü PKK ile aynı kafeye koyma durumunda olmadıklarını, bunun için daha çok ve daha somut bilgiye ihtiyaçları olduğunu söyledi. 

Merkel’in sözleri kelimenin tam anlamıyla komikti. Almanya’nın FETÖ’yü PKK ile aynı kefeye koyması demek fiiliyatta FETÖ’ye karşı hiçbir şey yapmaması demektir.

PKK başka birçok ülke gibi Almanya tarafından da terör örgütü olarak kabul ediliyor. PKK on yıllardır Türkiye’de dehşet saçan, başlıca faaliyetleri cinayet, bombalama, katliam olan bir yapı. Katlettiği insanlar arasında adına savaştığını ilan ve iddia ettiği Kürtler ilk sırada. PKK yıllardır Almanya’da üstlenmiş durumda. Her türlü faaliyeti yürütüyor. Somut suçlara karışmış birçok PKK’lı Almanya’da serbestçe yaşıyor ve dolaşıyor. 

Türkiye yıllardır Almanya’yı PKK’ya karşı harekete geçmeye çağırıyor. Belli isimler hakkında son derece somut bilgilere dayanan dosyalar gönderiyor ve işlem yapılmasını istiyor. Almanya şimdiye kadar bu dosyaların hiçbiri hakkında adım atmadı. Türkiye’yi devamlı oyalıyor. Durum böyleyken Almanya kalkıp FETÖ’yü PKK ile aynı kaba koysa ne olacak? Ne değişecek? Kaç PKK’lı suçlu Türkiye’ye iade edildi ki ona dayanarak FETÖ’cüler de iade edilecek diyebilelim?

Erdoğan hafta başında BM GK’de yaptığı konuşmada ABD’nin terör ihraç ettiğini söylemişti. Haksız değildi. Almanya da aynı durumda. Batının terör karşıtlığı seçmece, adamına göre. Onlara zarar veren veya ideolojilerini paylaşmadıkları terör örgütleri söz konusuysa Batı teröre karşı ve teröristlere karşı aktif. Böyle değilse Batı hiçbir yede terör örgütü görmüyor veya lafta terör örgütlerinden söz etse bile fiiliyatta bu örgütlere karşı hareketsiz kalıyor. Hatta bazen bir şekilde destek sağlıyor.

Erdoğan-Merkel basın toplantısında dikkat çeken ve beni üzen bir durum da Alman gazetecilerin atak, saldırgan ve küstah tavrına karşılık Türk gazetecilerin ürkek ve sessiz durumuydu. Bu daha önce de vuku buldu ama takip edebildiğim kadarıyla başka hiçbir toplantıda bu toplantıda olduğu kadar dramatik bir görünüm kazanmadı. Alman gazeteciler provokatif, Erdoğan’ı ve Türkiye’yi adeta yargılayan sorular sorarken Türk gazeteciler -biri hariç- susup oturdu. Oysa bu gazetecilerin Merkel’e Alman gazetecilerinkilere benzer sorular sorması mümkündü ve gerekliydi. 

Meselâ Merkel’e, “Almanya’nın Türk yargısına saygı duymaması Türkiye’nin Alman yargısına saygı duymasını zorlaştırabilir mi?” diye sorulabilirdi. Bir diğer soru, “Almanya’da demokratik usullerle iş başına gelmiş bir hükümete karşı darbe yapmaya kalkışma suçuna iştirak eden kimseler Türkiye’ye kaçsa ve Türkiye bunları dosyalı taleplerine rağmen Almanya’ya iade etmese Almanya ne yapardı, siz ne hisseder ne düşünürdünüz?” olabilirdi. Başka bir sorunun, “Almanya’da binlerce insanı katletmiş bir terör örgütüne mensup teröristler Türkiye’de Almanya’daki PKK’lılar kadar rahat ve güven içinde yaşayabilseydi Almanya ne tepki gösterdi?” olması çok münasipti. Ne yazık ki toplantıda bizim gazeteciler misafir gibiydi.

Almanya Türkiye ile asla prensipler üzerinden uzlaşmaz. Sadece Almanya değil tüm Batı dünyası akademik ortamlarında, medyasında ve diplomatiksiyasî söyleminde insan haklarına, demokrasiye, teröre karşı mücadeleye ve işbirliğine yaptığı vurguyu fiiliyatta politikasına yansıtmıyor. Bu yüzden Almanya ile Türkiye arasında bir ilke işbirliğiyle yeni bir dönemin açılabileceği düşüncesi bence ham hayal. Almanya ile ancak ve ancak menfaat ortaklığıyla bir yerde buluşmak mümkün. Bu yıllarda en önemli konu ise Suriyeli sığınmacılar. 

Almanya Avrupa’ya ulaşabilecek her Suriyeli sığınmacının son menzilinin Almanya olacağını biliyor. Bu yüzden sığınmacıları uzakta tutma, sorunu toprakları dışında sınırlama ve çözme arzusunda. Türkiye ile AB arasındaki sığınmacı anlaşmasını bu yüzden önemsiyor ve korumak, çalıştırmak istiyor. O kadar ki, Almalar hedeflerine ulaşmaya yardımcı yardımcı olur umuduyla Türkiye’deki sığınmacılara ilişkin kamuoyu algılamalarını değiştirmek için Türk kurumlarıyla birlikte eğitim faaliyetleri bile yürütüyor. 

Türkiye bu gerçeği görmeli ve Almanlarla ancak gerçeklere dayalı ve gerçekçi bir ortaklık kurulabileceğini aklından çıkarmamalı. Yükleri paylaşmayı geleceğe erteleyen ortak düzenlemelere girişmemeli. Kendisi ile senkronize hareket edilmesini talep etmeli ve gerekirse sığınmacılara koyduğu ve aslında insan haklarına da aykırı olan hareket kısıtlamalarını kaldırabileceğini hissettirmeli. Bana göre hemen kaldırmalı, kaldırmayacaksa da bunun elinde bir koz olduğunu bilmeli ve kullanmalı.

Batı devletleri ancak menfaatten ve güçten anlar. Almanya da. Bunu unutursak devamlı aldatılırız ve kullanılırız. 

 

Atilla YAYLA

gazeteyeniyuzyil.com

29.09.2018

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.