HDP'nin Kürt halkını istismarı

17 Haziran 2018 21:54 / 1182 kez okundu!

 

 

Bazı mahfillerin ‘demokrasi yok’ diye feveran etmesine rağmen Türkiye’de demokrasinin iyi kötü var olduğunun ve işlediğinin en büyük kanıtlarından biri HDP gibi bir partinin var olabilmesi, cumhurbaşkanı adayı gösterebilmesi ve seçimlere girebilmesidir. Bu tip bir partiye birçok Batı demokrasisi izin vermezdi. Çoğu Avrupa ülkesi şiddet ile bağı bulunan ve önderleri şiddeti övücü ve teşvik edici sözler sarf eden bu tür bir partinin idarecilerine, başını çekenlere, liderlerine dünyayı dar ederdi. Dediğimden şüphe edenler geçtiğimiz aylarda İspanya merkezî yönetiminin Katolonya özerk yönetimine yaptıklarına ve bunun karşısında Almanya, Fransa, Belçika başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin takındığı tavra bakabilir.

 

****

 

HDP’nin Kürt halkını istismarı

 

Bazı mahfillerin ‘demokrasi yok’ diye feveran etmesine rağmen Türkiye’de demokrasinin iyi kötü var olduğunun ve işlediğinin en büyük kanıtlarından biri HDP gibi bir partinin var olabilmesi, cumhurbaşkanı adayı gösterebilmesi ve seçimlere girebilmesidir. Bu tip bir partiye birçok Batı demokrasisi izin vermezdi. Çoğu Avrupa ülkesi şiddet ile bağı bulunan ve önderleri şiddeti övücü ve teşvik edici sözler sarf eden bu tür bir partinin idarecilerine, başını çekenlere, liderlerine dünyayı dar ederdi. Dediğimden şüphe edenler geçtiğimiz aylarda İspanya merkezî yönetiminin Katolonya özerk yönetimine yaptıklarına ve bunun karşısında Almanya, Fransa, Belçika başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin takındığı tavra bakabilir.

HDP Türkiye halkı ve Türkiye demokrasisi için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Sahte -yani demokratlığı totaliter amaçlarını örtmek ve satmak için maske olarak kullanan sözde- demokratlar değil ama gerçek demokratlar HDP’nin Türkiye siyasetinde hesaba katılması gereken bir aktör olarak yer aldıktan sonra Kürt probleminin çözümü için ön almasını, şiddeti dışlamasını, siyaseti öne çıkarmasını, PKK’yı geriye itmesini bekliyordu. Tam tersi oldu, HDP PKK’nın dümen suyuna girerek -bazılarının dediği gibi- adeta ‘HDPKK’ oldu. HDP bugüne kadar bir defa olsun PKK’nın saldırılarını, cinayetlerini, katliamlarını, bombalamalarını muğlak olmayan bir dil kullanarak eleştirmedi, kınamadı. PKK terörünü ‘ama’sız, ‘fakat’sız dışlamadı, mahkum etmedi. Kürt halkının kendisine verdiği siyasî desteği bir tür ranta çevirerek PKK’nın emrine sundu. Kürt probleminin çözümü yolunda Cumhuriyet tarihindeki en büyük reform adımlarını atmış bir hükümeti, bunun için hayatını tehlikeye atarak Oslo müzakerelerini yaptıran ve çözüm sürecini başlatan Erdoğan’ı, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde, hiçbir makul ve meşru sebep yokken, hedef hâline getirdi. O günden beridir de adeta bir akıl tutulması ve/veya irade kaybıyla aynı yolda yürümeye devam ediyor.

İşte bu HDP 24 Haziran seçimlerine giderken Kürt halkına tabiri caizse yeni kazıklar atmaya hazırlanıyor. Halkın hiçbir zaman yüz vermediği, ülkenin hiçbir problemi hakkında sağlam bir fikri bulunmayan, şiddete tapan, teröristleri ve cinayetlerini öven ve teşvik eden bazı radikal solcuları üst sıralardan aday listelerine aldı. Çok sayıda masum, mazlum, dindar Kürt insanının oylarıyla bu uçuk marjinalleri Meclis’e taşıyacak. Bunun hiçbir izahı yok. Bu marjinallerin binde bir oy potansiyeli bile bulunmuyor. HDP’ye seçimde bir artı puan getirmeleri, kayda değer sayıda oy kazandırmaları hayal. O zaman HDP bunu niye yapıyor?

Bu sorunun cevabı PKK ile Türk solu arasındaki uzatmalı sevdada ve ayıplı ilişkide yatıyor. Radikal sol bu memlekette hiçbir zaman halktan tasvip görmedi. Nasıl hesaplanırsa hesaplansın, nereden bakılırsa bakılsın, 15-20 binden fazla oyu yok. Yani bir kitle tabanına sahip değil. Söyleminde geniş bir kitleye dayandığı izlenimini vermeye çalışan marjinal sol aradığı kitleselliği HDP’de bulmaya çalışıyor. PKK güdümündeki HDP’ye –dolayısıyla PKK’ya- yaslanarak kitleselleştiğini zannediyor. Yanılıyor. Ortodoks solcuların HDP yönetimi ile bütünleşmeleri Kürt halkı ile ciddiye almaya değer bir bağlarının oluştuğunu veya oluşabileceğini göstermez. Yani fanatik sol kendisini darı ambarında gören aç tavuk gibi. Buna karşılık, PKK-HDP çizgisi de Türk solunun uluslararası bağlantılarından ve dünyadaki seküler imajından yararlanmaya çalışıyor. Yayılmakta ve derinleşmekte olan İslamofobi ile iyice dengesi bozulan bazı Batı ülkeleri Ortadoğu’da seküler gördüğü her gruba mal bulmuş mağribi gibi sarılıyor. Totaliter PKK’yı ve demokrasi düşmanı Türk solunu demokrat, hoşgörülü, çoğulcu, ‘Batılı değerler’ dediği değerlere bağlı, uygar, mutedil ve barışçıl zannediyor.

Kürt halkı Türkiye’nin en yüksek politik bilince sahip kitlesi. Yaşanan acı olaylar, kaybedilen canlar, sırtından devşirilen rantlar Kürt halkının anlama ve tahlil kapasitesini yükseltti, siyasî bilincini açtı ve pekiştirdi. Bu sayede Kürt halkı her kritik durumda en sağlıklı kararları veriyor. Kürt halkının bu meziyetini hafife alanlar, onu çantada keklik sayanlar, ne olursa olsun-ne yaparsa yapsın kendisine destek verecek sananlar çok yanılır. İnanıyorum ki, Kürt halkı içindeki birçok kimse -aynen hendek teröründen sonra yaptığı gibi- HDP’ye bir fatura çıkaracaktır. Şimdi olmazsa yarın, bu seçimde olmazsa bundan sonraki seçimde bunu yapacaktır.

 

Atilla YAYLA

(gazeteyeniyuzyil.com)

16.06.2018

 

Son Güncelleme Tarihi: 18 Haziran 2018 01:34

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.