Ekonomik hayatın kanunları elbette vardır

18 Eylül 2018 19:15 / 956 kez okundu!

 

 

Güzellik şuradadır ki, hür, yani davranışlarında keyfî olarak sınırlanmayan insanlardan oluşan toplumlar ekonomik ilerlemeyi sağlamada öyle olmayanlardan daha başarılı olmaktadır. 

 

****

 

Ekonomik hayatın kanunları elbette vardır

 

Ekonomik hayatın zaman ve mekân aşan kanunlarının olduğu görüşüne (http://www.gazeteyeniyuzyil.com/ekonomik-hayatin-kanunlari-yok-mu-makale,82.html) yapılabilecek itirazlardan biri şudur: İnsan hayatının tüm veçheleri gibi ekonomik veçhesi de kültürden etkilenir. Kültürler toplumdan topluma ve zamandan zamana değişeceği için iktisadî hayatın değişmeyen kanunlarından söz edilemez. Farklı toplumlarda farklı iktisadî davranış biçimleri görülebilir. Değişmez kanunlar iddiası bir kültürün diğer tüm kültürlere, bir toplumun diğer tüm toplumlara üstün olduğunu iddia etmek anlamına gelir.

Bu, yeni bir iddia değil. Almanya merkezli tarihçi okul da bu tezi daha geniş bir çerçevede savunmuştu. Ancak, hem Avusturya İktisat Okulu tarafından getirilen eleştiriler ve karşı görüşler hem de yaşanan tecrübeler tarihçi Okul’un yanıldığını gösterdi.

Kültürün önemi inkâr edilemez. Kültürler arasında zaman, mekân ve toplumlar bakımından farklılıklar olduğu da. Bu husus daha önce de önemli bilim ve düşünce insanları tarafından tespit ve takdir edildi. Özellikle Max Weber, Karl Marx’ın her şeyi -üstelik yanlış anlaşılmış bir şekilde- ekonomiye indirgeyen kaba mekanik ekonomizmine karşı genel olarak kültürün özel olarak dinlerin -Protestanlığın- ekonomik hayat üzerindeki etkisine dikkat çeken çalışmalar gerçekleştirdi. Her ne kadar sonraki zamanlarda Weber’in tezi çöktüyse de bu çöküş onun düşünce istikametiyle ters değil aynı istikamete genişleme biçiminde vuku buldu. Sadece Protestanlığın değil tüm dinlerin ekonomik hayatla bir şekilde ilişkili olduğu ve dinlerin ekonomik gelişmeyi teşvik edebilecek engel de olabilecek yorumlarının yapılabileceği ortaya çıktı.*  

Merhum iktisatçılarımızdan Sabri Ülgener, Weber’in tezlerinden çok etkilendi. Zihniyet ile ekonomik performans arasındaki ilişkileri tetkik eden yazılar kaleme aldı. Okunduğunda hâlâ bir anlam ifade eden bu yazılar aynı zamanda Ülgener’in ülkeyi o yıllarda bir zehirli sarmaşık gibi işgal etmekte olan mekanik Marksist ekonomi anlayışına lüzumsuz riske girmeden karşı çıkma ve tavır alma ihtiyacının da bir ürünüydü.

Ancak, kültürün ekonomik hayatın esas veya başat belirleyicisi olduğunu söylemek fazla bir şey söylemek anlamına gelmez. Bu bir çeşit truizm (açık hakikati tekrarlamak) ve/veya totoloji (bilinmeyeni bilinmeyenle tanımlamak, açıklamak) yapmak olur.

Kültür çok yönlü ve çetrefil bir mesele. Ne söylense kaldırır. Vaziyeti daha iyi görmek için belki de şu noktaların altını çizmek yeterli: Kültür, Hayek’in sınıflandırmasıyla, doğal olan ile suni olan arasındaki üçüncü kategoriye girer. Yani insan ürünüdür ama insanın tasarımlı ürünü değildir. Yaşayanı ve yansıtanı bulunur ama mucidi bulunmaz. Kültür her toplumda doğması anlamında kendiliğindendir. Her toplumun bir kültürü vardır. Ancak, kültürler diğer kültürlerden tarihsel ve güncel olarak yüzde yüz ayrı varlıklar-durumlar değildir. Kültürlerin sınırları gevşek ve geçişkendir. Her kültür etkilenmeye ve etkilemeye açıktır. Kültürler elbette zamana ve mekâna bağlı olarak farklılıklar gösterir. Ama bu, kültürlerin bir diğerinden tamamen farklı olabileceğini göstermez. Nihayetinde kültür insanın ürünüdür ve farklı kültürel öğelere sahip insanlar ve insan toplumları ayrı cinsler değil aynı cinsin bir tür versiyonunu teşkil ederler. Bu yüzden, kültürlerde farklılıklar kadar ortak taraflar da vardır. Ama etnosentrik bakış ve kolektif bencillik bunları görmemeyi teşvik eder.

Kültürler arasında şu veya bu derecede farklar olsa da tüm insan toplumları insan tabiatı ve insanın içinde yaşadığı eko-sistem bakımından aynı şartlarla boğuşur ve aynı özellikleri sergiler. İktisadî hayatın kanuniyetleri bunların eserdir. Daha önceki yazımda da vurguladığım üzere, bu değişmedikçe, meselâ insanlar insan olmaktan çıkıp başka bir varlık türü olan meleklere dönüşmedikçe, değişen bir şey olmayacaktır.

O zaman bakmamız gereken şey tüm insanları ve toplumları kuşatan şartlardır. Bunları şöyle sayabiliriz:

1- İnsan cinsi bir kıtlık ortamı içinde yaşamaktadır. Yani insanların ihtiyaçları çeşit ve miktar bakımından her zaman bu ihtiyaçları karşılamada kullanılan –zaman dâhil- kaynaklardan önde gitmektedir. Bu değiştirilemez bir gerçektir. Bazı tüketim unsurlarından ve tüketim miktarından vaz geçmek bu gerçeği değiştirmez, sadece boyutunu küçültür.

2- İnsan cinsi sınırlı bir bencillik içinde hareket eder. Bu, kültürün ve soysal hayatın değil, insan hayatının sonucudur. Herkes sınırlı bencilliğe sahiptir. Dindar olanla olmayanı, Hristiyan ile Müslüman, liberal ile sosyalist bu bakımdan aynıdır. Bencilliğin tezahür ve takip edilme biçimleri farklılaşabilir ama temel özellik değişmez. İnsanlar kendilerinin ve yakınlarının iyiliğini başkalarının ve başkalarının yakınlarının iyiliğine öncelerler.

3- İnsan bilgisi sınırlıdır. Hiç bir beşerî birim, çapı ve hususiyetleri ne olursa olsun, tüm toplumsal bilgiye sahip olamaz. İnsan bilgisi parçalı ve vasat bağımlıdır. Bu yüzden, insan daima sınırlı bilgi ortamında hareket emek durumundadır. Bu gerçek de değiştirilemez.

İşte bu temel özelliklerden dolayı insan ekonomik davranışları her yerde her zaman aynı şekilde cereyan eder. Sonuçta kimsenin ürünü ve niyeti olmadan ekonomik hayatın kanunları vücut bulur. Fiyat mekanizması, fayda maksimizasyonu, kamusal kaynaklar üzerinden kişisel çıkar sağlama –rant arayışı- her yerde her zaman karşımıza çıkar.

Güzellik şuradadır ki, hür, yani davranışlarında keyfî olarak sınırlanmayan insanlardan oluşan toplumlar ekonomik ilerlemeyi sağlamada öyle olmayanlardan daha başarılı olmaktadır. 

 

Atilla YAYLA

gazeteyeniyuzyil.com

15.09.2018

 

Bu konuda önemli bir çalışma için bkz. Kurt Samuelson, Din ve İktisadî Faaliyet, Çev. Ahmet Uzun, Ankara: Liberte Yayınları, 2018 (https://liberte.com.tr/din-ve-iktisadi-faaliyet).

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.