Artık herkesin sokaktan çekilme zamanı – Serdar Turgut

09 Temmuz 2013 16:10  

 

Artık herkesin sokaktan çekilme zamanı – Serdar Turgut

Açıkça söylemek gerekirse bu başlıkta bir yazı yazmak zorunda kaldığım için son derece tedirginim. Fakat bölgemize ve dünyanın güçlülerinin oynamaya başladıkları büyük ve kanlı oyuna baktıkça tedirginlikten öte korkuyorum da.

Kendilerinin “ılımlı İslam” diye adlandırdıkları projeden Türkiye dışında vazgeçmek zorunda kalan dünyanın güçlüleri şimdi de B planını işleme koydular. Bölgedeki yeni düzeni bölgesel iç savaş yoluyla kuracaklar.

Bu son derece acımasız ve kanlı plan: Irak’ta durumu biliyorsunuz. Suriye’de olup bitenler ortada, Mısır patladı ve aynı yola gidiyor.

A planının işleyebilmesinin umudu bir tek Türkiye’de var.

Global güçlerin A planı nedir? Bir Müslüman ülkenin ekonomik istikrarı sağlarken demokrasiyi, modern koşulları ve laikliği içeren sistem içinde var olunabileceğini göstermesidir. Global dünya sisteminin düzgün işleyebilmesi için bu A planının mutlaka tutturulması gerekiyor.

Bunu yapabilen bir ülke olduğunda global güçlülerin tam desteğini alacak ve bölgenin de büyük abisi haline gelecek. Oyun planlarını kuranlar, sıkıştıklarında B planına geçebiliyorlar.

Şu an Türkiye konusunda A ve B planı arasındaki bölgede kararsızlar, umutları A planının sürdürülmesinden yana ama bir o yana bir öteki yana gidip geliyorlar. Hangisi tutarsa diye ikisini de denemeye çalışıyorlar.

AK Parti’nin iktidara gelmesiyle kendi baharını yaşayıp, kendi oyun planını kurup yürüyen Türkiye global güçlülerin yönüyle uyum sağlamışken ve tam demokrat, laik, modern, Müslüman tek ve ilk ülke olma konumuna yaklaşmışken, kendi özgür tercihimizle, kararımızla uyum sağlamışken, güçlüler fırsat buldukları için “Ne olur ne olmaz” diyerek acımasız B planlarının da temelini hazırlamaya çalışıyorlar.

Evet, tabii ki hükümetin üzerinde fazla düşünmeden yaptığı bazı hatalar da B planının temelini oluşturmakta işlerini kolaylaştırıyor. Bu “Biz hiç hata yapmayız, biz daima haklıyız” diye geçiştirilecek bir konu değil. Eğer bu ülkeyi seviyorsak karşı karşıya olduğumuz büyük tehlikeyi göreceğiz ve hepimiz üzerimize düşeni yapacağız.

Yönetim üsluplarını bildiğimden hükümetten bir özeleştiri beklemiyorum ama en azından kapsamlı bir iç değerlendirme sonucunda topluma tekrar gereken ayarı verebilirler.

Bence Türkiye’nin biraz rahatlaması ve tedirginlik kıskacından çıkması için Başbakan Erdoğan’ın tekrar kapsamlı bir balkon konuşması yapması ve o konuşmanın içeriğine uygun bazı uygulamalara gitmesi gerekiyor.

Bunun bir gün olacağına dair umudum var. Doğrusu “Çocuğum geleceği için bunun olmasını istiyorum” demek daha doğru. Ancak sokaktaki problemi çözmenin bu kadar kolay olacağını sanmıyorum. Çünkü sokağa dökülenler, çılgın bir protesto şehveti kısırdöngüsüne kapılmış gidiyorlardı. Kimse kendi eyleminin sonuçlarının ne olacağını düşünmüyor ve kendi hareketlrinin sorumluluğunu almıyor.

Aralarında iktidarın uygulamaları nedeniyle gerçekten tedirgin olmuş iyi niyetliler de çok sayıda ama bu onların bir büyük oyunun ağına düşmüş oldukları gerçeğini değiştirmiyor.

Bu tür oyunlar, alet edilenlerin niyetlerinden bağımsız olarak sahneye konulur. Siz bir nedenle protesto için sokağa çıkmışken bir de bakarsınız ki başka hedefler uğruna yönlendirilmişsiniz. Bunu fark ettiğinizde de iş işten geçmiş olur. Sizin de sayenizde ülkenin geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini gecikerek ve üzülerek görürsünüz. Çaresizlikle ülkenin içine atıldığı ateşi yaşamak zorunda kalırsınız.

Sokakta gerçek tedirginliklerini ifade edenleri ve güzel amaçlar için demokratik haklarını kullananları destekliyorum ve seviyorum ama bu onların o meşum B planını uygulamaya sokmak ve Türkiye’yi çevremizdeki birçok ülke gibi ateşe atmak için kullanılabileceğini de görmemi engellemiyor.

Bilakis onların amacının bu olmadığını bildiğimden onların da bu gerçeği görmelerini istiyorum. Çoğunun ülkesini sevenlerden oluştuğunu bildiğim bu insanların demokratik, modern, laik ve Müslüman ülke olmanın bizim genlerimizde bulunduğunu ve bunun bizim neredeyse kaderimiz olduğunu da görmeleri gerekiyor.

Bu fırsat ellerimizin içindeyken bunu kaçırmak hem bizlerin geleceğini karartır hem de ülkeyi mahveder. Atatürk’ün vizyonu da böyle bir ülke yaratmaya yönelikti. “Kimse haklı protestolarını yapmasın” demiyorum tabii ki ama A planı çerçevesinde kalabilmeli ve o acımasız B planını uygulatmamak için elimizden geleni yapmalıyız. Bu kritik süreçte sokaklar konusunda bir moratoryum ilan edip sokak gösterilerine yılın sonuna kadar ara verilmesi gerekiyor.

Madem herkes kendisinin en fazla yurtsever olduğunu düşünüyor, o zaman bunu ispat etmenin vakti de gelmiş durumda.

Not: Bu yazıyı mutlaka yazmam gerektiğini Kadiköy’de yapılan “Gazadam” protesto gösterisini naklen izlerken düşündüm. Kadıköy gibi eğitim düzeyi yüksek, modern insanların yaşadığı bir bölgedeki mitingde bile öylesine sloganlar atılıyorsa, öyle konuşmalar yapılabiliyorsa, kim bilir ülkenin başka yerlerinde durum ne haldedir, ne tür provokasyonlar yapılıyordur? Oradaki insanların hayat tarzı kaygılarını gayet iyi anlıyorum, onlarla aynı tedirginlikleri paylaşıyorum ama haklılıklarımın, tedirginliklerimin, yapılan haksızlıkların bana ülkemin geleceğine yönelik yanlış adımlar atma hakkını da katiyen vermediğini biliyorum.

Habertürk

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0