Madencilerin Güvencesi, Livaneli’ye ve Gülay’a Çağrı

18 Haziran 2010 01:26 / 2142 kez okundu!

 


Tüprag’ın sponsorluğunda düzenlenen konserde Zülfü Livaneli acaba hangi şarkılarını söyleyecek? “Karlı Kayın Ormanında”yı mı, “Dönen Dönsün”ü mü, “Özgürlük”ü mü, “Hoşçakal Kardeşim Deniz”i mi, yoksa “Kardeşin Duymaz, Eloğlu Duyar”ı mı? Gülay neyi söyleyecek? “Mihriban”ı mı, yoksa “Kalanların Ardından”ı mı?

------------------------------------------------------------------------------------------------

Madenciliğin ne kadar “çevreci” olduğunu bir kez daha gördük yaşadık. Maden Yasası değişikliği sabahlara kadar yapılan görüşmeler sonucunda 10 Haziran 2010 sabah vakti saat 5’te TBMM tarafından kabul edildi.

Yasa değişikliği paketinden “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunu” değişikliği çıkartıldı, zeytinlikler bu kez de kurtuldu. "Zeytincilik Yasasında değişiklik teklifi, maden yasası değişikliğini rahatlıkla meclisten geçirmek amacıyla mı hazırlanmıştı?” Bu konu yazılıp çiziliyor. Yasa değişikliğini hazırlayanların niyetini kestirebilmek o kadar da kolay değil, ancak onların amacı öyle olsa da zeytincilerin çabası alkışlanacak türden. Yine Meclise kamp kurdular ve zeytinlikleri kurtardılar.

Yasa değişikliğinin hazırlanmasından bu yana, amacın Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarını aşmak, madencilik faaliyetlerini denetimsiz hale getirmek, yer altı varlıklarını küresel şirketlere peşkeş çekmek olduğunu yazdık, söyledik. (Çevre Günü Madenciliği/Bianet, Çevre Günü Madenciliği/izmirizmir.net)

Neoliberal Güvenceler


Değişikliğin en önemli yanı, yeni bir rejim yaratacak olan “KURUL” düzenlemesi. Maden işletme faaliyetleri ile diğer yatırımların kamu yararı açısından önceliğini ve önemini tespit ederek karar veren bir Kurul oluşturuluyor. Kurul, Devlet Planlama Teşkilatının bağlı olduğu bakanın başkanlığında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, diğer yatırımcı kurum ya da kuruluşun bağlı olduğu bakan/bakanlar ve yatırım kararına onay veren kurumun ilgili olduğu bakan olmak üzere asgari üç kişiden oluşuyor.

Madencilik faaliyetleri ile kamu yararı niteliği taşıyan diğer yatırımların birbirlerini engellemesi ve bu yüzden maden işletme faaliyetinin yapılamaz hale gelmesi durumunda, madencilik faaliyeti ve yatırımla ilgili karar bu Kurul tarafından verilecek. Görünür rezerv alanı ile diğer yatırımın çakışması halinde öncelikle madenin makul bir sürede üretilebilme imkânının olup olmadığı değerlendirilecek. Kurul tarafından alınan karar, kamu yararı kararı yerine geçecek. Yani bu Kurul’un vereceği karar ile izin verilen madencilik faaliyeti kamu hizmeti gibi değerlendirilecek, faaliyetin yürütülmesi için gereken her türlü kamusal yetki ve güç kullanılabilecek, kamulaştırma yapılabilecek. Kurul üyelerinin dokunulmazlığı olan Bakanlar olması nedeniyle, kullandıkları yetkilerin denetlenmesi neredeyse imkansız olacak..

Kurula tanınan başka bir yetki var ki; “şimdi tamam oldu” dedirtecek türden. Başka kamu yatırımları nedeniyle Kurul kararı ile faaliyeti kısıtlanan maden işletmecisinin yatırım giderleri, lehine karar verilen tarafça karşılanacak. Yani artık madencilerin yatırımlarının tamamı güvence altında. Bundan önceki 5177 Sayılı yasa ile yapılan Maden Yasası değişikliğinden önce Eldorado Gold Şirketinin temsilcilerinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan güvence istememişler miydi? Başbakan da işadamlarına "…Maden Kanunu Meclis'te, yabancı yatırımın önünü açan yasa da çıkarıldı sorunlarınız çözülecek…” dememiş miydi? (Altıncılara üst düzey güvence) Bundan daha iyi güvence olur mu? Tipik bir neolliberal güvence, madencilerin yatırımları engellenmeyecek, şayet kısıtlanmak zorunda kalınırsa, yaptıkları harcamaların tamamı kendilerine ödenecek.

Bu güvence ile artık bayram yapma, şenlik yapma zamanı geldi. Tam 7 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’ndan güvence isteyenler, elde ettikleri güvencelerle “sosyal sorumlulukları”nın gereği halkımızı eğlendirmeye başladılar.

Zülfü Livaneli ve Gülay’a çağrı

Eşme’den dostlarımız, 25,26,27 Haziran 2010 tarihlerinde Eşme Belediyesi'nin XVII.sini düzenlediği Kilim Festivali'nin afişini ilettiler. Afişte yer alan sponsorlardan birisi TÜPRAG, yani 7 yıl önce Başbakan’dan güvence alan Eldorado Gold’un Türkiye’deki şirketi, hani şu Kışladağ’da en vahşi yöntem olarak nitelendirilen “yığın liçi” yöntemiyle altın madeni işleten şirket.

Tüprag’ın sponsor olduğu festival programında neler var neler; İlköğretim öğrencileri arasında resim yarışması, folklor gösterileri, konserler… Konserlerde dikkat çeken iki isim; Zülfü Livaneli ile halk müziği sanatçısı Gülay.

Tüprag’ın sponsorluğundan düzenlenen konserde Zülfü Livaneli acaba hangi şarkılarını söyleyecek? “Karlı Kayın Ormanında”yı mı, “Dönen Dönsün”ü mü, “Özgürlük”ü mü, “Hoşçakal Kardeşim Deniz”i mi, yoksa “Kardeşin Duymaz, Eloğlu Duyar”ı mı? Gülay neyi söyleyecek? “Mihriban”ı mı, yoksa “Kalanların Ardından”ı mı?

Tüprag’ın sponsorluğu ile söylenecek şarkılar, “şimdi kuzularımız ölü doğuyor, sıra bizim çocuklarımıza da gelirse” diye korkan İnay’lı anneyi, korkularından kurtarabilecek mi?

Zülfü Livaneli’ye, Gülay’a sesimiz ulaşır mı bilmem, ilk önce İnay Köyü’ne uğrayın, önce Koca Çeşme’nin suyundan için, ardından İnaylılar’ı dinleyin, ondan sonra kararınızı verin; şarkı mı söyleyeceksiniz yoksa ağıt mı yakacaksınız.


Arif Ali Cangı

15.06.2010


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.