Hak ve özgürlükler sınırlandırılarak güvenlik sağlanabilir mi?

17 Şubat 2015 00:05 / 1566 kez okundu!

 

 

Adına "İç Güvenlik Reformu Paketi" denilen tasarı ile Polis Vazife Salahiyetleri Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu, Toplantı Yürüyüşleri Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, İl İdaresi Kanunu, Emniyet Teşkilatı Kanunu ve diğer bazı kanunlarda değişikliğe gidiliyor.

 

Siyasi iktidar tarafından, güvenlik reform, paket gibi sözcüklerle hoş gösterilmeye çalışsa da değişiklikler henüz yasalaşmadan gerilim yaratmaya başladı. Yasa tasarısının meclisin gündemine gelmesi bile, valilerin yasakçı uygulamalarının, kolluğun toplantı ve gösterilere ağır müdahalelerinin sıradanlaşmasına yetti.

 

Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın ve hükümetin diğer üyelerinin tasarıyı destekleyen, "ne pahasına olursa olsun çıkartılacağı"na dair sözleri, muhalefetin engelleyecekleri yönündeki tepkileriyle tasarı siyasi gündemi yoğun biçimde meşgul ediyor. Paketin iki haftalık gecikmeden sonra 17 Şubat'ta Meclis Genel Kurulu'nun gündemine getirileceği söyleniyor.

 

Amaç gerçekten güvenlik mi?

Yasa değişikliklerinin satır başlarını ele alalım, bakalım adına "güvenlik reformu paketi" denen tasarı gerçekten güvenlik getirecek mi?

 

Emniyet amirinin kararı ile elbiseler çıkartılarak arama yapılabilecek;

Vali ya da Kaymakamın görevlendireceği kolluk amirinin emri ile kolluk görevlileri arama adı altında üzerinizdeki elbiseleri dahi çıkartabilecek, bu arama kararı yirmidört saat içinde hakimin onayına sunulacak. Kolluk amirinin gerekli görmesiyle elbiselerin zorla çıkartılması, kişinin vücut bütünlüğüne doğrudan müdahaledir. Müdahale yapıldıktan sonra, hakim kararı ile kaldırsa ne değişecek ki?

 

Yasadışı biçimde fiili gözaltılar yasal hale getiriliyor;

Geçtiğimiz günlerde Başbakan İzmir'e geldi, SDP'liler İl Başkanları ile birlikte makul şüpheli olarak saatlerce karakolda tutuldular. Yasada bir dayanağı olmadığı için "nüfus cüzdanınız eski" gibi komik gerekçeler uydurulmaya çalışıldı. Şimdi yapılacak değişiklikle hürriyeti kısıtlayan bu tür keyfi uygulamalar yasal hale getiriliyor.

 

Evimize, işyerlerimize karakol kuruluyor;

Polis gerekli görürse müşteki, şüpheli ya da tanık olarak evinizde ya da işyerinizde de ifadenizi alabilecek.

Gösterilere boyalı su, molotof atmaya teşebbüs edene silahlı müdahale; Toplamsal gösterilerde kolluk tarafından keyfi biçimde göstericilere sıkılan "boyalı su" yasaya ekleniyor. Polisin silah kullanma yetkisi genişletiliyor, molotof atmaya "teşebbüs' edene polis doğrudan silah kullanabilecek. Zaten polis kurşunuyla öldürülen gençlerin ülkesiyiz, böyle bir yetkinin nasıl sonuçlar doğuracağını düşünebiliyor musunuz?

 

Hakim kararı olmadan kırksekiz saat süreyle dinlenme;

Emniyet Genel Müdürü veya İstihbarat Dairesi Başkanının yazılı emriyle yapılan dinlemelerde yargı denetimi  yirmidört saatten kırksekiz saate çıkartılıyor. 17, 25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarında Hakim kararıyla yapılan dinlemeleri "hükümete darbe girişimi" olarak gören siyasi iktidar, şimdi emniyeti 'emniyet'e aldığını düşünüyor olsa gerek, hakim kararı olmadan kırksekiz saat dinlemenin yolunu açıyor.

 

Toplantı ve gösterilerin yasaklanması genişletiliyor, cezaları artırılıyor;

Toplantılarda taş, sopa, sapan, demir bilye, havai fişek kullanılması yüzlerin bez ve benzeri unsurlarla kapatılması, örgüt üniforması kıyafetini andıran kıyafetler giyilmesi, örgüt sloganı atılması ile toplantı kanunsuz hale geliyor ve cezalar artırılıyor. Berkin Elvan cinayetini masumlaştırma için bu ülkenin başbakanı "onun da elinde  'bilye' vardı" dememiş miydi? Değişiklikler yeni Berkin'lerin öldürülmesine yol açabilir.

 

Adli kolluk tamamıyla idareye bağlanıyor, işkenceye ortam hazırlanıyor;

Adli kollukla ilgili işlemler için vali gerekli görürse kolluk amir ve memurlarına doğrudan talimat verebilecek. İdari yönden kaymakama,valiye, İçişleri Bakanlığı'na dolayısıyla hükümete bağlı olan Adli kolluk, bu değişiklikle görev yönünden de hükümete bağlanıyor. Daha da vahimi, mülki amirlerce yetkilendirilecek kolluk amirinin talimatıyla polis yakalanan kişiyi 48 saat gözaltında tutabilecek, Cumhuriyet Savcısına bu sürenin dolmasından sonra haber verilecek. Cumhuriyet Savcısının dahi haberinin olmadığı gözaltılar bir yandan hakim kararı olmadan kişi hürriyetinin kısıtlanması, diğer yandan işkence ve kötü muamelenin soruşturma yöntemi haline gelmesine yol açacaktır.

 

Toplantı ve gösteri hakkı, tutuklanacak katalog suç haline getiriliyor.

Türkiye'de peşinen cezalandırma sonucunu doğuran yersiz ve hukuka aykırı tutuklamaların yasal dayanağı olan Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100.maddesine 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet' suçu da ekleniyor.

 

Valilik tebliği ile hapis cezası geliyor.

İl İdaresi Kanunu'nda yapılması düşünülen değişiklikle, toplumsal olaylar gerekçe gösterilerek Valilikler tarafından alınan tedbirlere uymayanlara hapis cezası öngörülüyor. "Suç ve cezada kanunilik" ilkesini ortadan kaldıracak bu değişiklikle zaten yasaklayıcı olan Valiler olağanüstü hal valisine dönüştürülüyor.

 

Satırbaşlarını ele aldığımız bu paket, doğrudan doğruya hak ve özgürlüklerin keyfi biçimde sınırlandırılması sonucunu doğuracaktır. Hak ve özgürlüklerin kullanılamadığı yerde sürekli gerilim kaçınılmazdır, böylesi bir ortamda güvenlik de sağlanamaz. Hak ve özgürlüklerin güvencede olmadığı yerde demokrasiden, hukuk devletinden söz edilemez. Önerilen yasa değişiklikleriyle polis devletine giden yolun taşları döşeniyor.  Polis devleti uygulamalarıyla toplumsal barış sağlanamaz, Kürt meselesinin de diğer sorunların da demokratik çözümü sağlanamaz.


Ne yapacağız? Bir daha gündeme gelmemek üzere geri çekilmesi için her yerde demokratik sesi yükseltmekten başka çare yok...

 

Av. Arif Ali CANGI

16.02.2015

 

Son Güncelleme Tarihi: 17 Şubat 2015 00:29

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.