Çevre Günü Samimiyet(sizliğ)i...

05 Haziran 2009 01:02 / 1753 kez okundu!

 


5 Haziran Dünya Çevre Günü yaklaşıyor. Her yıl olduğu gibi o gün herkes çevre hakkı savunucusu olacak, süslü süslü laflar söylenecek, boş vaatlerde bulunulacak. O gün, yaşadığı her günü yaşamın savunulmasına adamış insanların, örgütlerin değil, isminin başında Çevre Bakanı, Çevre Müdürü, Çevre Başkanı vb. unvanlar taşıyanların sözlerini duyacağız, görüntülerini göreceğiz.

Dünya Çevre Günü olarak kabul edilen 5 Haziran, 1972’de Stockholm’da toplanan Birleşmiş Milletler (B.M.) İnsan Çevresi Konferansı’nın başlangıç tarihidir. Bu günün gerçek anlamını kavrayabilmek için Deklarasyonun 1.maddesine bakmak gerek;; “…İnsanın, hürriyet, eşitlik ve yeterli yaşam koşullarını sağlayan onurlu ve refah içinde bir çevrede yaşamak temel hakkıdır. İnsanın bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi korumak ve geliştirmek için ciddi bir sorumluluğu vardır (…)bugünkü ve gelecek nesiller için ihtiyaca göre özenli planlama veya yönetim ile dünyanın doğal kaynakları, hava, su, toprak, flora ve fauna dahil, özellikle de doğal ekosistemleri temsil eden örnekler korunmalıdır…”

Tam 37 yıl öncesinde kabul edilen bu ilkelere rağmen insan onurlu ve refah içinde bir çevrede yaşayamıyor, aksine insanlık kapitalizmin yarattığı kâr hırsıyla yaşam alanlarını kirletiyor, yaşam kaynaklarının tüketiyor, kendisinin ve diğer canlıların yaşamının sürmesini tehlikeye sokuyor.

Şimdi bu kirletici ve yok edici faaliyetlere izin verenler, canlı yaşamını tehlikeye atanlar ve bu suça ortak olanlar bir günlüğüne “çevreci” (*) olacaklar.

ÇEVRE BAKANLIĞI GERÇEKTEN 'ÇEVRECİ' Mİ?

İsterseniz “çevre” denince en tepedekilerden, Çevre Bakanına ve Bakanlığına bakalım:

İngiliz Sardes firmasının, Nikel Madeni’ni işletebilmesi için, Turgutlu Çaldağı’nda 2 milyon ağaç ve fidanın kıyımına yol açacak orman alanını tahsis eden bakanlığın “çevreci” olduğuna nasıl inanırsınız?

İzmir’in su havzasının kirletilmesi pahasına Efemçukuru’nda Kanadalı Tüprag (Eldorado Gold) firmasına her türlü kolaylığı sağlayan bakanlığın derdinin “çevre”yi korumak olduğuna kim inanır?

Sayısız mahkeme kararını görmezden gelinerek her seferinde Koza Altın İşletmesi’nin Bergama-Ovacık Altın Madeni’ni yeniden çalıştırmasını sağlayan, üstelik Kazdağları, Marda Dağı ve Kozak Yaylası’nın kazılmasının önünü açan bakanlığın “çevre” ile bir ilgisini görüyor musunuz?

Açıkça hukuka aykırı olduğu ve uygulanması halinde giderimi olanaksız zararlar doğuracağından, Danıştayca ÇED olumlu belgesinin yürütmesi durdurulan Tüprag (Eldorado Gold) firmasının, Kışladağ Altın Madeni'ni yeniden işletmeye açması için kanunsuz emir veren bakanlık, nasıl “çevre“ bakanlığı olur? Olası çevresel riskleri nedeniyle Manisa’nın Develi Köyü’nde yapılması planlanan katı atık depolama tesisine ilişkin iptal kararı veren İdare Mahkemesine kızan bakan, gerçekten “çevre”nin bakanı mıdır?

Yaratacağı çevresel ve toplumsal riskler nedeniyle yargının durdurduğu hidroelektrik santral projelerine tam destek veren bakanının, amacının “çevre”yi korumak olduğuna kim inanır?

50 milyar dolarlık yatırım pastası olduğu müjdesiyle suyu pazarlamaya çalışan bakanın, derdinin “çevre” olduğuna nasıl güveneceksiniz?

NÜKLEER VE TERMİK SANTRAL AŞIĞI 'ÇEVRE BAKANI' OLUR MU?

Örnekleri çoğaltabiliriz. Gelin bu Çevre Günü'nde kutlama yapmayalım, çevreye ilişkin söylenen sözlerin ve yapılanların samimiyetini sorgulayalım. Samimiyetsiz sözlere itiraz edelim, sözü söyleyenleri protesto edelim. Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi Birliği’nin isteği üzerine, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu toplantısında alınan kararı harfiyen uygulamak için, zeytinlikleri koruyan yasayı değiştirmek için kolları sıvan AKP’li milletvekillerini, tarımı korumakla görevli olduğunu unutan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bürokratlarını, daha rahat talan etmek için oynanan oyunu görmek istemeyen ve “bilim adamlığı” oyunu oynamaya kalkan üniversite hocalarını kınayalım. ( Sıra zeytinliklerde...)

Çevre Gününü “samimiyetsiz çevrecilerin" ipliğini pazara çıkarma günü haline getirelim. 



(*) Burada kullandığım “çevreci” ifadesi, çevre mi ekoloji mi tartışmasından azade, havanın, suyun, toprağın, kısaca yaşamın savunulması anlamındadır...

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.