'12 Eylülün mahkumiyeti'nin anlamı

11 Eylül 2014 21:45 / 1534 kez okundu!

 

 

12 Eylül darbesinden bu yana  tam otuz dört yıl geçti.

12 Eylül Darbesi Türkiye insanına yönelik insanlık dışı uygulamalarıyla, ağır suçlar işledi, bunun yanı sıra dayattığı yeni kurumları ve yeni bir hukuk düzeni ile faşist zihniyetini kurumsallaştırdı. Kısmen iyileştirmeler olsa da 12 Eylül rejimi halen devam ediyor, aradan geçen otuz dört yıla rağmen Türkiye '12 Eylül'ün giydirdiği deli gömleğini bir türlü çıkartamadı, 12 Eylül ile hesaplaşamadı, rejimin aşamadı, demokratikleşemedi.

Otuz dördüncü yıl dönümünde 12 Eylül ile yüzleşebilsek, aşmanın başlangıcı olabilir, şimdi kendi kendimize sormamız gereken; buna hazır mıyız?

Bu yüzleşmeye katkısı olabilir umuduyla, bu yazıda mahkumiyetle sonuçlanan 12 Eylül davasını ele almak istiyorum.

"İki ihtiyar generalin mahkum olmasıyla 12 Eylül aşılır mı" itirazlarını duyar gibiyim. Bu itiraza yazının sonunda yanıt vereceğim.

Önce zamanın zayıflattığı hafızalarımızı tazelemekle başlayalım. Bundan yaklaşık 34 yıl önce 12 Eylül günü bu ülkede bir askeri darbe oldu, ağır suçlar işlendi, bu suçların hesabı halen sorulamadı, aradan geçen otuz yılı aşkın süreye rağmen bu suçlar  yargılanamadı. Çünkü darbeciler kendilerini korumak için Anayasa'ya ekledikleri Geçici 15.madde ile yargılanmama zırhı sağladılar. Bu süreç 12 Eylül 2010 tarihine kadar devam etti. Çok büyük tartışmalara yol açan 12 Eylül 2010'da yapılan anayasa değişikliği referandumu ile bu zırh kalktı.

Burada referanduma ilişkin tartışmalara girmek istemiyorum, onu başka yazının konusu yapalım. Bu referandumun en önemli sonucu 12 Eylül suçlarının yargılanmalarının önünün açılması oldu ve 12 Eylül davaları açılmaya başlandı. 12 Eylül'ün yargılanabilir olmasının 30 yıllık haklı mücadelenin sonucu olduğunu da atlamayalım.

Öyle ya da böyle 12 Eylül davaları açıldı, darbe yapan generallerden Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yargılandı ve ömür boyu hapse mahkum oldular, bu davanın yanı sıra Amasya-Suluova-Et Balık İşkenceleri nedeniyle Amasya Ağır Ceza Mahkemesi'nde, başka işkence olayları için başka mahkemelerde davalar açıldı. Kimi yerlerde zamanaşımı kılıfıyla soruşturmalar, davalar kapatılmaya çalışılsa da bir şekilde 12 Eylül suçlarının yargılanmalarına başlandı.

Henüz kesinleşmemiş olsa da Evren ve Şahinkaya'nın mahkumiyeti ne anlama geliyor? Mahkumiyet kararını değerlendirebilmek için kararın hüküm fıkrasından alıntı yapmak istiyorum;

"Sanıklar Ahmet Kenan Evren ile Ali Tahsin Şahinkaya'nın olay tarihinde Genelkurmay Başkanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptıkları sırada;

1979 yılının Temmuz ayında Ahmet Kenan Evren'in Kuvvet Komutanları ile yaptığı görüşmeler sonunda   Genelkurmay İkinci Başkanı Org.Haydar Saltık'a bir çalışma grubu kurdurduğu, bu grubun raporlar hazırlayıp dönemin komutanlarını bilgilendirdiği, sonra bu grubun sayısının artırılarak çalışmalarını hızlandırdığı, 21 Aralık 1979 tarihinde Genelkurmay Başkanı Ahmet Kenan Evren'in Kuvvet Komutanları, Harp Akademileri Komutanı, Ordu ve Kolordu Komutanlarının katılımı ile toplantılar yaptığı, bu toplantılar sonucunda ülkede devam eden kaos ve iç karışıklıklarda  bahane edilerek sanıkların darbe yapmaya karar verdikleri, bu amaçla daha sonraki darbe gerekçesi olarak da dayanak gösterilen Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 35.maddesi hatırlatılarak 27 Aralık 1979 tarihinde Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürük tarafından da 02 Ocak 1980 tarihinde dönemin Başbakanı  ve AP Genel Başkanı Süleyman Demirel ile CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'e Çankaya köşkünde verilen, ayrıca Cumhurbaşkanı'nca TBMM Başkanı Cahit Karakaş, Cumhuriyet Senatosu Başkanı İhsan Sabri Çağlayangil. (...) da birer örneği gönderilen " Türk Silahlı Kuvvetlerinin Görüşü" başlıklı mektupla muhtıra vermek suretiyle bu şekilde cebren Anayasayı ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs suçunun icrai hareketlerine başladıkları ancak siyasi koşulların istenilen şekilde oluşmadığını görünce ellerinde olmayan nedenlerle askeri darbeyi gerçekleştiremedikleri bu eylemlerinin teşebbüs aşamasında kaldığı,

12 Eylül 1980 tarihinde de aynı sanıkların cebren Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tamamını tağir, tebdil, ilga ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisini ıskat ve vazifesini yapmaktan men suçunu ve Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren ıskat ve vazife görmekten cebren men suçunu fikir ve eylem birliği içinde işledikleri iddia, savunma, sanıkların samimi ikrarı ve tüm dosya kapsamı ile sabit görüldüğünden eylemlerine uyan ve suç tarihine göre lehlerine olan  765 sayılı TCK 'nun 79. maddesi delaleti ve 765 sayılı TCK 'nun 14/07/2004 tarih ve  5218 sayılı yasanın 1-A maddesi ve  5252 sayılı yasanın 6. maddesi ile  değişik TCK'nun 146/1 maddesi gereğince AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMALARINA"

 

Kararda ayrıca "sanıkların duruşmadaki hal ve hareketleri, mahkemeye karşı saygılı tutum ve davranışları, samimi ikrarları" nedeniyle takdiri indirim uygulanmış ve cezaları  MÜEBBET HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMALARINA dönüştürülmüş, ek olarak ömür boyu kamu hizmetlerinden yoksunluk ve askeri rütbe ve memuriyetlerinin kaybettirilmesi cezaları verilmiştir.

"Suç ve cezaların şahsiliği ilkesi" gereği darbeyi yapan generallerden sağ kalan ikisinin cezalandırılmasına karar verildi. Böyle olmakla birlikte 12 Eylül darbesinin suç olarak kabul edilmesini yani "12 Eylül'ün mahkum edilmesini atlamamak gerek. O yüzden buna "12 EYLÜLÜN MAHKUMİYETİ" kararı diyebiliriz.

Böylelikle Türkiye'de ilk kez tamamlanmış bir darbe mahkum edilmiş oldu. Bu başlangıç demokrasi açısından önemli bir kazanımdır. Diğer yandan 12 Eylül darbesi suç olduğuna göre, onun dayattığı kurumlar, hukuk sistemi de suçun ürünü halini almış, 12 Eylül'ün tüm eylem ve işlemleri meşruiyetini yitirmiştir. Örneğin; 12 Eylül döneminde yapılan yargılamaların hukuka aykırı yargılamalar olduğu tartışmasız hale gelmiştir, bu yargılanmaların yenilenmesinin önü açılmıştır. Anayasa başta olmak üzere 12 Eylül'ün çıkarttığı ve topluma dayattığı yasaların ve YÖK, MGK gibi kurumlarının tamamının hukuken savunulacak bir yanı kalmamıştır, bunlardan kurtulmanın yolu açılmıştır.

Davanın sonucu kadar, dava dosyasının kendisi de önemsenmelidir. Dava dosyasında, halen gizlenen bir takım bilgi ve belgeler olsa da darbeyi kolaylaştırmak için yapılan katliamlar, şimdiye kadar gizli kalmış Bayrak Harekat planı ve diğer darbe hazırlıkları ve planlar gibi ciddi bilgi ve belgeler toplanmıştır. Dava dosyası bu haliyle yakın tarihimizle yüzleşme açısından arşiv işlevi görebilecek niteliktedir.

Sonuç olarak;

12 Eylülün mahkumiyeti kararı, darbe eylemi dışındaki, işkenceler, öldürmeler, faili meçhuller, kaybetmeler, işinden etmeler gibi işlenen pek çok suçun yargılanmasını kolaylaştıracaktır. Diğer yandan bu mahkumiyet kararı ile hukukuyla, kurumlarıyla, zihniyeti ile 12 Eylül rejiminden kurtulmanın fırsatı doğmuştur. Ama bu kendiliğinden olamaz, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik siyaseti güçlendirmek, demokratik talepleri yükseltmek ve her yerde adalet arayışına destek vermekle olur. Yıllar sonra açılabilen ve mahkumiyetle sonuçlanan davayı önemsemekle olur, 12 Eylül davalarını toplumsallaştırmakla olur. Yani her birimize görev düşüyor, tabi ki 12 Eylül ile derdimiz varsa, demokrasi  istiyorsak, adalet arayışındaysak.

Son söz; 12 Eylülün mahkumiyeti kararı, '12 Eylül'ü aşmak için bir başlangıçtır.

 

Not: Bu yazıyı bitirdikten sonra, Amasya'dan Suluova Et-Balık işkenceleri nedeniyle açılan davanın zaman aşımından düştüğü haberini aldım. Bu haber üzerine "lanet olsun bu memlekette bir şey olmaz" deyip kenara çekilebiliriz, adaletsizlik asıl o zaman kalıcı olur. Hiç bir şey yapmadan sızlanmak bizi bu hukuksuzluğa, adaletsizliğe sürekli mahkum eder. O zaman adalet ve demokrasi için daha çok emek, daha çok çaba harcamak, daha çok dayanışmak ve örgütlenmek gerek.

 

Arif Ali CANGI

Avukat

12 Eylül darbe davası müdahil avukatı

11.09.2014

 

Son Güncelleme Tarihi: 12 Eylül 2014 15:24

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.