Antartika İmparatorluğu ve Neşeli Ayakların Harika Dünyası - P. Mısırlıoğlu

09 Şubat 2007 16:38  

 

Antartika İmparatorluğu ve Neşeli Ayakların Harika Dünyası - P. Mısırlıoğlu

Güney Kutbu'nun beyaz çölünde bir cennet varmışcasına yaşayan Penguenler, bizlere efendilik dersi verir gibi zarif, onurlu ve savaşçı halleri ile biz insan türüne aşkın ve dansın, yaşam terbiyesinin yeni guruları, donmuş dünyanın en neşeli sakinleri olarak örnek oluyorlar. Yaşayanın da öleninde beyazla sarıldığı yer.Bütün bu beyaz sessizliğin içinde, onlarca gün yürüyerek buz tutan okyanusun üzerinde onlar için daha güvenli olan aomock'ta uzun konvoylar halinde buluşma noktasına koşuyorlar. 3 aylık bekleyişle bir yumurtanın gelişi ile aşkın kuluçkasında,bu yeni hayatı sevdiğine teslim eden, siyah beyaz asalet. vefalı aşkın tarifsiz dayanışması sonucunda şanslı ve olgun çiftlerin zaferi, sabırsız ve acemilerin hatta talihsizliğin, gençlik hatalarının boşa çıkardığı buzda dolaşan acılı ayaklar ve acılı hayatlar... Dansın kışlıklarına koyduğu hüzün...


Buzda başlaması gereken hayatı, kendi soyunu devam ettirmenin soylu mücadelesi, her seferinde denize okyanusa kavuşabilmenin ıstıraplı,heyecanlı, neşeli yolculuğu bizlere bir yaşam koçluğu sunuyor.


Kilometrelerce süren yolculukları aylarca süren açlıkları,bilge rahiplerin sabrından daha sabırlı ayaklarının üzerinde ve tüylerinin arasında özenle taşıdıkları minik penguen yumurtaları ve mücevher taşımanın sonsuz incelikleri. Ahenkle dizilişleri, fırtınaya,tipiye,kara, buza sarılışları,birbirlerine sokuluşları en dışta kalanların sırasıyle içeriye alınışları,güneşe aya doymayan oamock koşucuları buz seslerinden ve okyanus ezgilerinden yeni bir şarkının bestelerini ayışığına teslim etmek için sonsuz bir telaşın ayak izlerini buza kazıyarak ilerliyorlar.
Antartika'nın buz çölünde smokin giymiş, şık tuvaletleri ile mağrur yürüyüşlerinden sanki sarayların varaklı salonlarında dört mevsim Vivaldi ile dansediyorlarmışcasına raks etmekteler hayata ve kışa dayanarak, karın üstü buza atlayarak, karda yüzerek, suda fişek gibi avlanarak, doymuş beyaz karınlarla , aç siyah sırtlıların ters yönde uyumla dansın ve hayatın buzunu çözen hem kanatlı,hem yüzgeçli, sevimli bilgelerin kendi özgür dalışları okyanusun derinliklerinde yüzmek, üç ay boyunca okyanus ve yaz .Halkı ile buluşan çocuk ve yeni nesil penguenlerin 4 yıl boyunca okyanus içindeki daimi serüvenleri ,güneş ve ay gün içinde gökyüzünde buluştuğunda İmparator yolculuğu hep devam edecek oluşu sihirli ayakların sihirli dünyasında ,kaybolan hayatların yenisi ile değiş tokuş edilen zamanların tanıklığında değişik derslerin önümüze serildiği aile boyu film ve bin kelimedense bir film hepimiz için bir hediye.

Tok karınlar beyaz, aç karınlar denize doğru yürüdüklerinden siyah sırtları ile hazin bir karşıtlık içinde. Oysa minik penguenler tamamen griler içinde çünki onlar her zaman aç. Her çocuk, her bebe gibi. Beyazın monarşisinde büyüyen, yeşeren, direnen hayatlar ve kaybolan hayatların bitmeyen hasadı,aşkın ifadesi, karınlarının sıcaklığında yaşattıkları taze bir can. Penguen, Spheniscidae familyasını oluşturan, uçamayan, dimdik durabilen, perde ayaklı deniz kuşları.
Güney Kutbu, Yeni Zelanda, Avustralya, Güney Amerika, Güney Afrika ve hatta Galapagos kıyılarında yaşarlar. Kuzey Kutbunda bulunmazlar. Büyüklük bakımından 30 - 105 cm. arasında değişik 17 kadar türü bilinmektedir. En irileri olan İmparator penguen 45 kg. ağırlığa ulaşır. Sıcak bölgelere doğru gidildikçe boyları küçülür. Denizlerdeki kabuklular, balık ve mürekkepbalıkları ile beslenirler. Tüyleri kuş tüylerine hiç benzemez. Sırtları siyah veya gri, karın kısımları beyaz ince pulsu tüylerle örtülüdür. Türler birbirinden, başlarındaki renkli tüyleriyle ayrılır. Kuyrukları kısa ve ayakları vücutlarının gerisinde olduğundan rahatlıkla dimdik ayakta durabilirler. Denizde, saatte 10 deniz mili hızla yüzebilirler. Hatta gerektiğinde bu hızlarını iki katına çıkarabilirler.
Kanatları uzun telek tüylerinden yoksun olup, kırılmadığı için uçmaya yaramaz. Buna karşılık yüzerken çok kuvvetli yüzgeç vazifesi görür. Penguenler, buz üzerinde sıçrar ve çok iyi kayarlar. Göğüslerinin üzerinde yatarak yüzgeç kanatlarının yardımıyla kızak gibi kayarak, karada birkaç yüz kilometre içeriye kadar girebilirler. Yalnız üreme mevsimlerinde yumurtlamak için karaya çıkarlar. Vücutlarını örten sık tüyler ve deri altlarındaki kalın yağ tabakaları ile Antarktika 'nın sıfırın altındaki dondurucu soğuklarından korunurlar. Vücut ısılarını ayarlayan otomatik bir mekanizmaya sahiptirler. Gerektiğinde kan damarlarıyla deriye giden kanı azaltarak, yükselterek ve tüylerini dikleştirerek vücut sıcaklıklarını kontrol ederler.


Güney Kutbu penguenleri 40°C'lik vücut ısılarıyle -40°C'lik Antarktika soğuğuna uyum sağlarlar. Vücutlarındaki tüy, yağ ve besinlerden elde ettikleri enerji ve kontrol mekanizmalarıyla 80°C'lik ısı farkına dayanırlar.


Antarktika 'nın kral penguenleri günde ortalama 140 defa suya dalarlar. Bunun ancak yüzde onunda av yakalayabilirler. Tüy dipleri deriye yakın kısımda ısıya karşı yalıtkan bir iç tabaka meydana getirerek vücudu soğuktan emniyetle korur.


Bazı türler, kuluçka dönemlerinde dört aya yakın bir zaman açlığa dayanırlar. Bu devrede ağırlıkları yarı yarıya düşer. Antarktika dışında yaşayanların, su akıntıları ve yüzen buzlarla Güney Kutbu 'ndan geldikleri sanılmaktadır.


Üreme devrelerinde bir kısmı yanyana yuvalar kurarak yüzbinlerce bireyden hasıl olan kuluçka kolonileri meydana getirir. Yuva yapanlar 2 - 3 yumurta yumurtlar. İmparator (Aptenodytes forstei) ve kral penguen (Aptenodytes patagonica) ise yuva yapmaz, birer yumurta yumurtlar ve tek yumurtalarını ayakları üzerinde ve karınlarının altındaki gerçek kuluçka derisinin altında muhafaza ederek soğuktan korur. Yuva yapanların erkekleri, dişilerine çakıl taşları hediye ederek kur yapar. Dişi, karlar eridikçe bu taşlarla yuvasının seviyesini yükseltir. Erkek ve dişi sırayla kuluçkaya yatar. Kuluçka devresinde bir şey yemezler. Yavrular anne ve babaları tarafından birlikte bakılır ve ısıtılır.


Penguenler insandan kaçmadıkları için, yağlarından istifade etmek isteyenler tarafından çok miktarda avlanarak tüketiliyor. Çıkarılan kanunlarla nesilleri korunmaya çalışılıyor. Dünyanın birçok hayvanat bahçesine de uyum sağladıkları görülmüştür.

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0