Annem beni yetiştirdi Alsancak AVM'ye yolladı! - Feryal Pere

14 Haziran 2012 23:31  

 

Annem beni yetiştirdi Alsancak AVM'ye yolladı! - Feryal Pere

Güzel İzmir'in yorgun süsü. Alsancak Stadyumu yıkılmasa olmaz mı? Ülke menfaati mi var? Nedir günahı?

Yok, elbette annem böyle bir şey yapmadı. Yapamazdı. Hatta bilse, Tanzer–Oğuz-Zinnur ile Ali-Küçük Mehmet–Çağlayanlı Altay–Göztepe arasındaki hisli karşılaşmalara da yollamazdı. Kaçar giderdik. İşte o Alsancak Stadyumu TOKİ’ye devredilerek, en ziyade ihtiyaç duyulan bir AVM inşasına bırakacakmış hatıraları. O stadyuma gittiğimiz lise yıllarında henüz taksilerin arkasında ‘liselim’ ‘sticker’ları yoktu… Avrupai taşra İzmir’de lise Galatasaray’a ne mana ifade etmektedir, onu da bilmezdik. ‘Sakın anneme Alsancak Stadyumu’nda olduğumu söylemeyin, o beni Bon Jour’da kup yiyorum sanıyor’ kalıbını alet edeceğimiz Jacques Sequela, kim bilir nelerle meşguldü!!! Sunar’la mı uydururduk, uydurulanları mı taklit ederdik hatırlamıyorum ama “Oy dingala dingala… Cardiff’i koyduk mangala... Ertan Fevzi ortala, bombala Nielsen bombala” en iyi bildiğimiz beste idi... “Göz göz Göztepe... Göztepe diye… Sana gönül verdi bütün Türkiyeeee... Uçan Ali… Koşan Fevzi… Güzel bir gol sahnesi… Gülen şen seyirciler vardı” güfteli idi inleyen nağmeler…

Çok saf ve düz sözlermiş, biz uydurmuş olmalıyız, hâlâ Göztepe’yi tutan biricik arkadaşım Sunar’la. O stadyumda hayranlıkla izlediğimiz ‘Büyük’ Mustafa, az soora okulumuzdan Jülyet ile evlenerek eniştemiz olacaktı... Biliyorum, aaah o günler bu günlerde fazlaca aklımıza düşüyor.

Sonra, Fenerbahçe gelirdi İzmir’e. O kadar az gelirdi ki… Çok meşguldü sanırım İstanbul’da. Ne kadar özlediğimi hiç bilmezdi. Babamın kokusuyla gelirdi. Otobüsten iner, sahaya girer, hayran hayran bakıp yutkunduğumu hiç görmezdi. Göztepe’yi çok severdim, okulumuz yakınlarında idi… Ama Fenerbahçe geldiğinde gerçek aşk bu diye hisseder, anlamsız anlamsız gülümserdim. Bir kör balıkçı tanıktı... (yalan, ne kör balıkçısı, romantik görünme ihtiyacı!!!)

Ben eskiden de tuhafmışım… O stadyumdan her içeri girdiğimde içimden “Annem beni yetiştirdi/bu ellere yolladı/alsancağı teslim etti/Allah’a ısmarladııı...” söylerdim. Yeni nesil için, bilmeyenler için besteyi belki şu güftelerle hatırlatabilirim: “Deniz Gezmiş Mahir Çayan / Devrim için öldüler / Devrimciler ölür ama devrimler durmaz sürer...” CAS-CEV-PFDK-mutlak kadir UEFA sarmalında, Alsancak Stadı’nın yıkılacağı haberi de tuz biber ekti kederli bekleyişe. Cızz etti içim.

“New York olmadı Dubai verelim” görüntüleri sarıyor zaten dört bir yanımızı. Balkonsuz bir hayat kuruluyor. Canım çok sıkılıyor. Hayatındaki önemli buluşmaları Alsancak Stadı’na göre tarif edenler, tarifsiz kalacak… Yaptırmam da yaptırmam, yıktırmam da yıktırmam gibi sabit fikirden ve her şeye itirazdan sanmayın. Ama Alsancak Stadyumu vahadır. Aynen Olimpiyat Stadı’nın çöl, İnönü’nün vaha olması gibi.

Güzel İzmir’in yorgun süsü. Alsancak Stadyumu yıkılmasa olmaz mı? Ülke menfaati mi var? Ülke menfaati uğruna fazlasıyla acı çekmiş, ülke menfaati uğruna yaftalanmayı, orantısız bedel ödemeyi gönülsüz ve şimdilik zorunlu olarak kabullenmiş ahaliden biri olarak sormak hakkım. Nedir bu ülke menfaati, nedir Alsancak Stadyumu’nun günahı?

Fenerbahçe, ben ne olacağım dersen, uyanır uyanmaz düşüncemdesin, malumun!

Radikal

06.06.2012

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0