Tschüsss Leydi

20 Ağustos 2012 14:32 / 1465 kez okundu!

 


Üç haftayı evde Leydi, kediler ve balıklarla beraber geçirdik. Çocuklar okullar kapanınca annelerinin koluna girip Türkiye‘ye uçmuşlardı. Bu sabah da Leydi'den ayrıldım.

Kediler ve balıklar pek o kadar etkilemiyorlar nedense. Belki biraz sekiz haftalık yavru kediden ayrılmak hüzünlendirebilir diye düşünüyorum.

Sabahın dördünde uyanıp tıpır tıpır odadan odaya koşması, ayak parmaklarımla oynamasından kurtuluyorum diye sevinebilirim bile belki. Kim bilir sabahın köründe annesini emerken çıkardığı korkunç sesle uyanıyorum her sabah.

Ama Leydi öyle mi ya... Kara kızım benim. Sanki ayrılacağımızı sezinlemiş gibi kaç gündür derin bir hüzünle bakıyordu gözlerimin taaa içine içine.

Kan tahlilleri negatif çıktığı için birlikte uçamıyoruz. Çünkü dönüşte kuduz aşısının kanında en az 0,50 oranında olması gerekiyor. Yoksa ne isviçre’ye ne de Almanya'ya giremiyor. Leydi'de 0,16 çıkmış. Doktoru götüremezsiniz dedi. Hepimiz şok olduk. Böyle bir sonuç beklemiyorduk çünkü.

Şoku atlattıktan sonra başladık Leydi'ye kalacak yer aramaya. Tatil zamanı olduğu için bütün pansiyonlar doluymuş. Sonra eş, dost, akraba aramaya başladık. En sonunda ablam Birciş, biz bakarız, dedi. Nasıl rahatladık anlatamam. Hani aklımdan Türkiye'ye gitmekten vazgeçmek bile geçmedi değil…

Bu sabah erkenden kalktık. Uzunca bir bisiklet turu yapmaya niyetlendik birlikte. Bahçeye çıkar çıkmaz komşunun yaşlı kedisinin peşine düştü. Ne ister bu yaşlı kediden bilmem ki. Yürümekte bile zorluk çeken zavallı hayvan Leydi‘ nin saldırısında korunmak için öyle bir kaçıyordu ki, şaşırdım mı desem, hayranlık mı duydum desem. Can işte... Ya da korku mu demek lazım. Birden bir güç geldi işte zavallı kediciğe ve ilk ağaca tırmanarak kurtardı kendini.

Sonra Leydi ile altı kilometre kadar bisiklet turu yaptım tarlaların arasında. Leylekleri kovaladı önce. Sonra dili bir karış dışarıda geri döndü. Henüz soluklanmıştı ki, kargaların peşine düştü. Önünden kaçan sincabın arkasında yüksek dallara ulaşabilmek için sıçradı durdu garibim. Efkar dağıtıyordu aslında. Ayrılacağımızı biliyordu da, sanki kendini oyalıyor gibiydi.

Saat sekize doğru eşyalarını toplayıp arabanın bagajına koyunca iyice garipleşti. Korku ve hüzünle bakıyordu gözleri. Uzun süre göz göze kaldık. Gözbebeklerimizin içinden ta derinlerden yüreklerimize aktı sevgimiz. Sarılıp seviştik bir süre. Oyun toplarını da torbasına yerleştirince yola koyulduk. Ablam 30 kilometre mesafede oturuyor bize. Yol boyunca ne kadar konuşmak istediysem de Leydi hiç yüzüme bakmadı.

Nihayet Bircişlerin evine vardık. Leydi, Birciş'i görünce anlatılamaz bir sevinçle kucağına atladı adeta. Sevinç çığlıkları atıyor, oradan oraya deliler gibi koşturuyordu. Yabancı bir yerde kalmayacağını anlayınca sevinmişti yavrucum.

Gereken bilgileri aktarıp, ayrılma vakti gelince uzun uzun o deli aşık bakışmalarımızdan, sevişmelerimizden sonra ayrıldım. Arabaya bindim, biraz sürdüm. Sonra geri geri sürdüm arabayı. Uzaktan onları görünce el salladım uzun uzun. Ve tekrar yoluma devam ettim. Boğazım düğümlendi birden. Yutkunamıyordum. Ağladım ağlayacam yahu. Ne oldu bana böyle anlayamadım...

Kara kızım benim. Kara sevdam.

Hoşçakal bir tanem hoşçakal...

Tschüüüüüssss Leydi…


Ali Rıza ÜLEÇ

18.08.2012, Almanya

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.