BİR YIL BİTERKEN...

27 Aralık 2010 23:28 / 1639 kez okundu!

 


Kar temizlemekten yorgun düşmüş soluklanıyordum. Sıcacık çayımı yudumlarken kar aralıksız yağmaya devam ediyordu. Her ne kadar kuzey bölgelerindeki gibi bir yoğunluk yaşamıyorsak da 20 yıldır bu kadar yoğun bir kar yağışına tanık olmamıştım. Birden bir şangırtı ile irkildim.

Balu, Noel ağacının dallarına asılı cam kürelerden birini kırdı. Balu, ailemizin yeni üyesi.

Noel ağacına sıçrayarak dallarını aşağıya çekiyor sık sık. Ağaç kurulduğundan beri kırılan kaçıncı küre bilemiyorum.

Zaten çok da önemsemiyorum kırılan küreleri. Balu, yaramaz olduğu kadar sevimli bir kedi yavrucuğu.

İki buçuk yaşına yaklaşan Leydi ile korkusuzca oynayabiliyor. Leydi’nin de bu sevimli kedi yavrusuyla sevgi dolu kardeşliği beni derinden etkiliyor.

Kocaman ağzını açarak kediciğin bacaklarını ağzının içine alıp ısırmamak için gösterdiği özen hayvan sevgisinin inanılmaz duyarlılığı olsa gerek.

Dışarıda kar yağıyor. Kırılan cam kürenin kırıklarını toplamaya çalışıyorum. Balu’yu kucağıma alınca Leydi koşarak yanıma geliyor.

Kıskanıyor Balu’yu. Balu’nun umurunda değil. Leydi burnunun ucuyla Balu’yu dürtükleyerek kucağımdan atmaya çalışıyor.

Balu birden kucağımdan atlayarak sehpanın altına saklanıyor. Leydi, Balu’ya yaklaşınca başlıyor Balu’yu yalamaya. Balu yalandıkça gevşiyor.

Gözlerini kapatarak kendini Leydi’nin sevgi ve kıskançlık karışımı müdahalelerine bırakıyor. Bu müthiş manzaranın tadına vararak izliyorum.

Yaramaz erkek bir kedi yavrusunun iki yaşını biraz aşkın dişi bir köpekle aşkı beni teslim alıyor. Hani Leydi yavrusu olsa ancak böyle sevebilirdi.

Kıskançlığını da kusur olarak görmüyorum.

“Kedi köpek gibi” derler ya; bizim evde kedi ve köpeğin birbirleriyle uyumu ve sevgisi zihinlerimizdeki kedi köpek imajını çoktan silip süpürdü.

Doğa harikası sanki; kavgacı ve uzlaşmaz düşmanların sevgi ve barış içinde yaşayabileceklerine tanık olmak yıl biterken bizim için büyük bir şans.


2001’de Amerika’da ikiz kulelerin tuz buz edilmesiyle başlayan süreç ikinci on yılına girerken yepyeni bir evreye devşiriyor.

Artık öyle algılıyorum ki, insanlar ve toplumlar ya da halklar arasında daha az düşmanlıklar yaşanacak. Ya da düşmanlıklar inanılmaz bir hızla kalıcı dostluklara evrilecek.

En azından gelecek on yıl için bu öngörüler kehanet olamasa gerek. İnsanlık yaşamında savaşlar hızla azalacak.

Barış… İnsanlığın bu en büyük çabası gelecek on yıla damgasını vuracak.

Gelecek on yıl aynı zamanda Sovyet Kozmonot Gagarin’le başlayan insanlığın uzay yolculuğunda yeni yıldızlara doğru yeni adımlar atılacak.

Dünya algımız değişecek. Kendimizi daha fazla dünyalı hissedeceğiz.

Daha fazla insan için dünya daha da küçülecek.

Ve artık Sevgi ve Barış’ın gözünden görebileceğiz gezegenimizin mavisini…

Yıldızlara hayatı götürmek için bir kez daha yeni umutlar düşecek yüreğimize.

Zekâmız aklımızı esir almayacak. Daha çok birlikte düşünecek – tartışacak ve yaratacağız.

Ellerimiz en mükemmeli yaratacak kadar yetenekli ve üretken!..

O zaman gelecek on yıl için neden hep birlikte haykırmayalım;

“Topraktan ateşten ve demirden doğanların en mükemmeli doğacak bizden.”

Herkesin yeni yılını Sevgi ve Barış dileklerimle kutluyorum…



Ali Rıza Üleç

26.12.2010 - Almanya

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.