DENK PARTÝSÝ / 4

18 Mayýs 2020 09:57 / 2051 kez okundu!

 

 

"DENK, Türkiyeli seçmenler arasýnda Kuzu ve Öztürk ün kiþiliðinde somutlaþmýþtýr. Kuzu ve Öztürk’ün yeniden aday olmamasý veya DENK’ten ayrýlmalarý durumunda DENK partisinin yeniden meclise seçilme ihtimali çok zayýf görünüyor... DENK partisi milletvekillerine yapýlan muamele tablosunda Hollanda’nýn gerçek ve yabancýlarý eþit kabul etmeyen yüzünü okumak mümkündür... Tüm bunlara raðmen Kuzu ve Öztürk bir an olsun bile meclisteki mücadelelerinde boyun eðmediler. Belki çok kiþiyi þaþýrtan gerçeklerden birisi de budur"

 

 

***

DENK PARTÝSÝ / 4

 

DENK, Kuzu ve Öztürk olmadan bir daha meclise seçilebilir mi?

DENK, Türkiyeli seçmenler arasýnda Kuzu ve Öztürk ün kiþiliðinde somutlaþmýþtýr. Kuzu ve Öztürk’ün yeniden aday olmamasý veya DENK’ten ayrýlmalarý durumunda DENK partisinin yeniden meclise seçilme ihtimali çok zayýf görünüyor. Hollanda nüfusu 17.400.000 milyon kiþiden oluþuyor. Toplam yüzde 24,4 ü göçmen ve bu 4.245.919 kiþiye tekabül ediyor.

Bu rakamýn yüzde 50’si Batý Avrupa dýþýndan gelmektedir. Hollanda’da yaklaþýk yüzde 5 oranýnda müslüman yaþamaktadýr. Bu yaklaþýk bir milyon kiþiye denk gelmektedir. Toplam müslüman popülasyonun ortalama yüzde 25’i, yani ortalama 250.000 kiþi muhafazakar sayýlmaktadýr. Hollanda’daki muhafazakar Türkiyelilerin oylarýný, cumhurbaþkanlýðý seçimlerinde alýnan oylara göre deðerlendirecek olursak çýkan tablo þöyledir.

264.000 seçmen. Seçimlere katýlýmýn yüzde 46 oranýnda gerçekleþtiðini kabul edecek olursak bu 121.440 oya tekabul etmektedir. Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan bu oylarýn yüzde 72’sini, yani 87.436 civarýnda oy almýþtý. DENK, Kuzu ve Öztürk ün oylarýný beraber sayacak olursak Türklerden 120.000 oy almýþtýr. Faslý milletvekili 62.000 oy almýþtý. Toplam yaklaþýk 216.000 oy alarak meclise seçilmiþti. DENK ekseriyetle muhafazakar oylarý almýþ durumdadýr.

Bu kavgalý durumdan sonra DENK partisinin Kuzu ve Öztürk olmadan Azarkan’ýn önderliðinde Türklerden ne derece oy alýnabileceði ciddi bir tereddüt konusudur.

 

DENK göçmenler için yeni bir umut

DENK Hollanda’da göçmenlerin karar mercilerinde etkin bir rol alabilmeleri için umut verici yeni bir yoldu. Ayrý ve baðýmsýz siyasi partiler yoluyla siyasi katýlýmýn yolu týkanýrsa göçmenler asimilasyoncu siyasi katýlým modeline mahkûm kalacaktýr. Kuzu ve Öztürk zaten asimilasyoncu katýlým modeli yoluyla PvdA milletvekili seçilmiþlerdi. Asimilasyoncu modelin iflasý üzerine DENK kuruldu.

Hollandalý siyasi partiler göçmenlere tam eþitlik ve demokrasi temelinde siyasi katýlým fýrsatý tanýmadýklarý sürece DENK’ýn açtýðý yolda ilerlemek lüks deðil, bir zarurettir. Bunu doðru kavramak için azýnlýklar, ýrkçýlýk, demokrasi ve Hollanda göçmenlik gerçeðine, alýþýlandan daha farklý bir perspektifle bakmak gerektiðine inanýyorum.

 

Çoðunluk, azýnlýk haklarýný koruduðu ölçüde demokrat ve baskýcýlýðý derecesinde anti demokratiktir

Azýnlýklarýn haklarýnýn çoðunluk tarafýndan saðlanmasý, korunmasý söz konusu ülkede demokrasinin boyutunu, demokrasinin ne denli mevcut olduðunun önemli bir kýstasý ve gerekliliðidir. Bu baðlamda bir ülkenin hükümetinin ne denli muhalefeti ciddiye aldýðý ve önerilerini önemsediði iyi izlenmelidir. Azýnlýklarýn kurmuþ olduðu örgütlerin ciddiye alýnýþý ve toplumsal muhalif kuruluþ ve organizasyonlarýn varlýðý ve önemsenmesi çok önemli hususlardýr. Muhalefetin, azýnlýk guruplarýnýn organizasyonlarýnýn ve haklarýnýn ciddiye alýnmama derecesi ve muhaliflerle azýnlýklara yapýlan baskýlarýn oraný söz konusu ülkedeki anti demokratik uygulamalarýn boyutu gösterir. Hollanda bu hususta göçmenlere ve özelde müslümanlara yönelik sýnýfta kaldýðý için DENK bu ortamda doðal olarak oluþtu ve bir gereklilik haline geldi.

 

Hollanda basýnýnýn iki yüzlü oluþ gerçeði ve DENK

Burjuva demokrasilerinin hâkim olduðu batý avrupa ülkelerinde basýnýn paradoksal bir rolü vardýr. Bir taraftan düþünce ve basýn özgürlüðü kapsamýnda toplumda mevcut bütün düþüncelere yer vermek þeklindeki demokratik rol; diðer taraftan alýþýlanýn dýþýndaki fikirler ve örgütlenmeleri marjinalleþtirmek, toplumsal baskýya maruz býrakmak, karalamak ve toplumsal desteðini sýfýrlamaya dönük hâkim güçler tarafýndan anti demokratik bir baský silahý olarak kullanýlmasý. Bu nokta Hollanda basýnýn baðýmsýz bir basýn olma noktasýndan kaydýðý ve anti propaganda aracý olarak iþlev görmeye baþladýðý nokta sayýlýr. Muhalifler hapse atýlmamaktadýr belki, çok kolay faili meçhul kurbaný edilmemektedir ancak basýn aracýlýðýyla toplumsal anlamda etkisiz hale getirmek ve marjinalleþtirmek Hollanda basýný açýsýndan gelenek haline gelmiþtir. Basýn bu hususta bir demokrasi aracý olarak iþlev görmek yerine anti demokratik baský aracý olarak iþlev görmektedir. Hollanda basýnýndan bu doðrultuda sayýsýz önek vermek mümkündür. Literatürde basýnýn bu iþlevine laðým gazeteciliði veya kanalizasyon gazeteciliði denilir.

 

Hollanda basýnýnýn karanlýk yüzü

DENK iki Türk milletvekiliyle varlýðýný ortaya koymaya baþladýðý ilk günden itibaren ve sürekli Hollanda basýnýn bu karanlýk ve anti demokratik yüzüyle karþýlaþtý. DENK ve milletvekillerini demonize (demonesering: þeytan gibi göstermek) etmek için her yol ve yöntem izlendi ve hiç bir zaman DENK’e eþit fýrsat tanýnmadý. Bütün göçmenlere yönelik ayrýmcýlýk ve haksýzlýklar, DENK’in milletvekillerinin þahsýnda somutlaþtý.

 

Amaç göçmenleri, öz kimliklerini güçlendirmeleri yerine asimile edip tümüyle eritmektir

Genelde göçmenlere ve özelde müslümanlara yönelik uygulamalarda derin sömürgeci zihniyetin ürünü olan böl ve yönet uygulamalarý geçerlidir. Bunlar da göçmenleri kriminalize ederek devlet aygýtlarýnda etkin bir yere gelmelerini engellemek; çocuk yaþta göçmen çocuklarýný piþkince alt-düzeyli eðitim yoluna yönlendirmek ve bu yolla göçmenlerin toplumda eðitim yoluyla etkin pozisyonlara gelmelerini engellemek; göçmenleri sürekli ýrkçý ve ayrýmcý uygulamalara maruz býrakarak kendinden emin olmayan kompleksli bir göçmen topluluðu yaratmak; göçmenlerin geleneksel örf ve adetlerini ve de tarihlerini sürekli olumsuz bir porofil olarak göçmen gençlerine empoze edip, gençleri kendi öz kültürlerinden utanýr hale getirmek ve gençlere asimilasyon yolunun, yani elden geldiðince Hollandalýlara benzemeye çalýþmanýn, tek kurtuluþ yolu olduðunu empoze etmek biçiminde yaþama geçiriliyor… Bu ve benzeri yöntemlerle uygulanan uzun vadeli politikalar Hollanda toplumunda mevcut olan çok önemli bir baský yoludur.

 

“Siyah deri beyaz maske”

Hollanda’nýn eski sömürge ülkelerinden gelen nice insan Hint veya zenci görünümlü olmasýna raðmen kendini Hollandalý zannederken, Hollandalý toplum onlarý hiç bir zaman Hollandalý kabul etmemekte ve her türlü ýrkçý uygulamaya ve ayrýmcýlýða maruz býrakmaktadýr. Bu da bir çeþit beynin kolonize edilmesidir. Sömürge ülkeleri, resmi olarak sömürge ülkesi olmasa da, o ülkelerin halklarý Hollanda tarafýndan beyinsel olarak sömürgeleþtirilmiþtir. Söz konusu sömürge ülkelerinde bu fenomene karþý sürekli geliþen ‘beynin dekolonize edilmesi’ belgisiyle ortaya çýkan yeni bir bilinçlenme hareketi vardýr.

Sömürgecilik psikolojisini araþtýran, inceleyip analiz eden Frantz Fanon, “Siyah Deri Beyaz Maske” adlý kitabýnda; kültürleri, bilgi sistemleri ve var olma tarzlarý alaya alýnan, þeytan gibi gösterilen, aþaðý ve akýldýþý sayýlan, aþaðýlýk kompleksi sistematik bir þekilde kendilerine aþýlanmýþ sömürülenlerin, nasýl sonunda zulmedicilerini taklit eder hale geldiðini ele alýr.

 

Wilders ve melez ‘indo’ lar

Hollanda toplumunun göçmenlere yönelik asimilasyon politikalarý bu derin sömürgeci zihniyet ve deneyimlerin üzerine bina edilmiþ bir politikadýr. Sömürge ülkeleri halklarýna yönelik baþarýyla uygulanmýþ asimilasyon politikalarý bugün Türkiyeli ve diðer göçmen guruplarý üzerinde de uygulanmaktadýr. Hollanda meclisindeki aþýrý saðcý ve müslüman düþmaný PVV lideri Wilders, bu asimilasyon politikasýnýn somut bir ürünüdür. Wilders bir Endonezya melezidir ve kökeni Hollandalý deðildir.

Endonezya, Hollanda sömürgesi bir ülke iken Avrupalý sömürgecilerin Endonezyalý kadýnlarla yaþadýklarý münasebetler sonucu melez topluluk oluþmuþtur. Üç yüz yýllýk süre boyunca bu topluluðun sayýsý yaklaþýk 300 bine ulaþmýþtýr. Hollanda’da bu guruba ‘indo’ lakabý takýlmýþtýr. Ýkinci Dünya Savaþý’ndan sonra Endonezya Japonya’nýn iþgali altýnda kalmýþtý ve bu süreçte Japonlarla da karýþým olmuþtur.

 

Kraldan daha kralcý

Endonezya baðýmsýzlýk hareketi ve Endonezya halký bu üç yüz kiþilik topluluðu sömürgeci Hollanda devletinin bir uzantýsý olarak gördüðü için baðýmsýzlýktan sonra Endonezya’da kalmalarý mümkün deðildi ve bu sebeple Hollanda’ya getirildiler. Hollanda’ya getirildiklerinde kendilerine “Hollanda’ya asimile olacaksýnýz ve Hollandalý olacaksýnýz” denildi. Bugünün Wilders’ý kraldan daha çok kralcý kesilerek Hollandalý ýrkçý milliyetçiliði yapar duruma gelmiþ ve sözde ‘Hollandalýlarý müslümanlardan kurtarmak için bir haçlý seferi’ baþlatmýþtýr.

Hollanda toplumunun asimilasyon politikalarýyla yaratmak istedikleri model Wilders modelidir. Wilders, tip olarak Asyalý sarý ýrk görünümlü, saçlarýný sarýya boyamýþ “çakma” bir Hollandalý. Uyum ve etegrasyon tartýþmalarýnda Hollandalýlarýn ‘indo’ larý sýkça olumlu bir örnek olarak gösterdiklerini de hatýrlatayým...

 

11 Eylül 2001, ikiz kulelerin vurulmasýndan sonra Ýslamofobi patlamasý

Hollanda dahil bütün batý emperyalizmi, Sovyetler Birliði’nden sonra Ýslam’ý adeta dýþ düþman ilan etmiþçesine bir küresel politika izledi ve müslümanlarýn terörle özdeþleþtirilir hale gelmesi saðlandý. Zaten ezelden beri Arap’lara, Türk’lere ve genel anlamda müslümanlara karþý kökeni bin yýl öncesine giden önyargýlar ve düþmanlýk tohumlarý batý Avrupa ülkelerinde mevcuttu. 11 Eylül 2011 terör eylemiyle birlikte uyuyan düþman olan Ýslamofobi hýzlý bir þekilde uyandýrýldý.

 

Ýslamofobi ve Nazizmin sentezleniþi

Üstün Alman ýrký düþüncesine sahip kafatasçý Nazizm ideolojisi, yirminci yüzyýlda oklarýný Yahudilere yönlendirmiþ ve Ýkinci Dünya Harbi arifesinde milyonlarca Yahudiyi soykýrýma maruz býrakmýþtýr. Bugün ise söz konusu beyaz ýrk zihniyeti ve siyasi örgütlenmeleri hedef alarak oklarýný Yahudiler yerine Müslümanlara yöneltmiþ durumdadýr. Müslümanlara ve Ýslam’a kim daha fazla karþý ve olumsuz söylemde bulunursa beyaz ýrk mensuplarýndan alacaðý oylar o oranda artacaktýr. Hollanda meclisinde aþýrý saðcý geleneðine uygun çizgi üzerinde yürüyen iki siyasi parti, Wilders’in partisi PVV ve Form voor Democratie partisi temsil edilmektedir. Ancak diðer siyasi partiler de göçmenler ve müslümanlar hakkýnda yer yer sert açýklamalarda bulunarak Ýslamofobi atmosferinden istifade ederek oy potansiyellerini arttýrmaya çalýþmaktadýrlar. Antisemitizmin yerini islamofobi almýþ durumdadýr. Müslümanlara ve Ýslamiyete hakaret etmek artýk çok doðal karþýlanmaktadýr. Bu hususta kamuoyunu sýcak tutmak için ‘radikal islam’ kisvesi altýnda bazý kiþi ve dosyalar temcit pilavý gibi aralýklarla kamuoyunun gündeminde sunulmaktadýr. Hollanda’nýn bütün siyasi partileri Ýslamofobiden siyasi rant saðlamaktadýr.

Küresel düzeyde güncel olan Ýslami Cihad olgusu da Hollanda özelinde etkisini göstermekte ve devletin, terörle mücadele þubelerinin ilgi alanýný teþkil etmektedir. DENK’e yönelik bütün yaklaþýmlar Ýslamofobi ve Nazizm sentezli zihniyetin kapsamýnda ele alýnmalýdýr.

 

Beyaz ýrk toplumlarýnda siyah ýrk, sarý ýrk, Asyalý ve müslüman azýnlýklarýn tarihsel perspektifi

Hollanda beyaz ýrkýn hâkim olduðu bir toplumdur. Beyaz ýrka mensup olmayan azýnlýklarýn ve müslümanlarýn baský, sömürü, eziyet gördükleri ve tarihlerinin mücadelelerle dolu olduðu birçok beyaz ýrk toplumu ve ülke mevcuttur. Bu ülkelerde yaþayan siyahlar ve çoðunla beyaz ýrka mensup olmayan müslümanlar bu toplumlarda eþit bir vatandaþ olarak var olma mücadeleleri vererek tarih yazmýþlardýr. Zihin ufkunu geniþleterek Hollanda’nýn somut durumunu deðerlendirebilmek için Amerika’daki beyaz ýrka mensup olmayan azýnlýklarýn verdikleri eþitlik ve eþit haklar mücadelelerini irdelemeyi öneririm,

 

Hollanda meclisinde DENK hareketine çifte standart

DENK partisi milletvekilleri Hollanda meclisinde bir göçmenin veya bir azýnlýk mensubu zencinin micro düzeyde yaþadýðý ýrkçý ve ayrýmcý uygulamalarýn aynýsýný teþkil eden uygulamalarla karþý karþýya kalmýþlardýr.

Bütün Hollandalý siyasi partiler kendi aralarýnda çok derin farklýlýklar ve çeliþkiler yaþýyor olmasýna raðmen mesele DENK ve özellikle iki Türk milletvekili olduðunda, mecliste genellikle DENK’in karþýsýnda hepsi tek gövde ve tek yumruk oluyorlar.

Hollandalý siyasi partiler, sürekli Fas asýllý meclis baþkaný bayan Aribe’nin DENK milletvekillerin sözlerini kesmesine, konuþurlarken mikrofonu kapattýrmasýna ve sürekli sözlerine olumsuz müdahale edilmesi þeklindeki engelleyici eylemlere destek vermektedirler.

Örneðin DENK milletvekili herhangi bir siyasi parti milletvekiline eleþtiri getirdiðinde bütün Hollandalý siyasi partiler birlik olup o milletvekilini destekliyor. Ancak PVV, yani yabancý ve müslüman düþmaný Wilders’ýn partisi adýna bir milletvekili DENK partisini “müslümanlarýn Hollanda meclisindeki sýzmasý” olarak nitelediðinde herkes susuyor ve istisnalar hariç hiç kimse PVV’yi bu sözlerinden dolayý eleþtirmiyor.

DENK partisi milletvekillerine yapýlan muamele tablosunda Hollanda’nýn gerçek ve yabancýlarý eþit kabul etmeyen yüzünü okumak mümkündür...

Tüm bunlara raðmen Kuzu ve Öztürk bir an olsun bile meclisteki mücadelelerinde boyun eðmediler.

Belki çok kiþiyi þaþýrtan gerçeklerden birisi de budur.

 

Ahmet DAÞKAPAN

4 Mayýs 2020

(Devam edecek)

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.