Afrin: 'Çağın Direnişi'nde erken final - Cengiz Alğan

19 Mart 2018 08:48  

 

Afrin: 'Çağın Direnişi'nde erken final - Cengiz Alğan

Erdoğan Afrin'e operasyonun ilk işaretlerini (“Bir gece ansızın geliriz”) vermeye başladığında neler denmedi ki? Medyanın “amiral gemisi”nin kıdemlileri “Bir adım bile girerseniz bütün dünya karşınıza dikilir” diye tehdit etti. Esad aşığı gazeteciler “Bir gecede girersiniz ama bin gecede çıkamazsınız” dedi. Ana muhalefet her zamanki gibi “Ne işimiz var Afrin'de?” diye soruyordu. Operasyon başladıktan sonra ise “Fazla ilerlemeyelim, şehir merkezine girmeyelim” demeye başladılar.

HDP sözcüsü daha da ileri gidip Erdoğan'ı darbe ve iç savaşla tehdit ediyordu: “(Afrin'e girilirse) Erdoğan şundan emin olsun ki 15 Temmuz'un benzerini bir başka çevre kendisi için hazırlıyordur. Afrin sadece bunun önünde uzatılmış bir havuç olabilir. Başka hiçbir rol oynamaz”. 15 Temmuz'daki halkın direnişiyle kıyaslayarak aklınca alay etmeye çalışan “gazeteciler” de vardı. Afrin'de YPG'lilerin, tankları egsozuna bez tıkayarak durduracağını yazıyorlardı.

Operasyon başarıyla sürerken bu defa “siviller katlediliyor” yalanına sarılan da aynı çevrelerdi. BBC, AFP gibi “saygın” uluslararası medya kuruluşları bile PKK'nın yaydığı yalanlara dayanarak haberler yağdırdılar. Örneğin, sivillerin tedavi edildiği bir hastanenin bombardımana tutulduğunu, yalan yanlış fotoğraflar eşliğinde yayınladılar.

En acıklısı da PKK'lıların haliydi. Onlara göre “Afrin Türklerin Vietnam'ı olacak”tı. “İşgalci TSK ve çeteleri” bir metre bile ilerleyemiyordu. “Çağın Direnişi” başlamıştı. Yayın organlarında ve sosyal medyada her gün, öldürdükleri yüzlerce asker ve ÖSO mensuplarının, vurdukları tankların, zırhlıların, hatta helikopterlerin sayısını veriyorlardı (!). Bir yandan da Türkiye'nin (kimyasal silahlar dâhil) her türlü aracı kullanarak sivilleri öldürdüğünü anlatıyorlardı. Bütün Batı medyası ve politikacıları da onları destekliyordu. İnsana “Konuyla ne ilgileri olabilir ki?” diye sorduracak şekilde, Lüksemburg meclisinden bile Türkiye'ye kınama çıkıyordu. Avrupa Parlamentosu TSK'nın Afrin'den çekilmesi yönünde karar çıkardı. Sürekli “kaygılıyız” açıklamaları dinledik.

Bunların hiçbiri işe yaramadı. Ne Fransız çimentosu, Alman mühendisliği ve NATO standartlarıyla yapılmış tüneller, ne binlerce tırlık ağır silah destekleri, ne de dünyanın dört bir tarafından toplanmış paralı askerler ve yabancı teröristler Afrin'i savunmaya yetti. “Bin gecede çıkamazsınız” dedikleri şehir merkezine harekâtın 58. günü sabahında girildi. Üstelik ABD'nin ağır hava bombardımanıyla dümdüz edilen Rakka gibi de değil; adım adım ilerleyerek, sivillere ve şehrin altyapısına en ufak zarar verilmeden girildi.

Şimdi ilk elden bu zaferin bazı sonuçlarını sıralayabiliriz:

- Her şeyden önce, hükümet sözcüsü Bekir Bozdağ'ın da açıkladığı üzere, güney sınırımızda kurulmak istenen terör koridoru projesi çökertildi.

- Türkiye'nin kararlılığı dünyaya net biçimde gösterildi. Tüm sınırımız terörden arındırılmadıkça benzer operasyonların yapılacağı, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlatılmış oldu.

- 15 Temmuz'dan sonra TSK'nın gücünün kırıldığı, bu tür operasyonlara kalkışamayacağı, hatta “felç olduğu” bile söyleniyordu. Oysa tam aksine, FETÖ unsurlarından arındırılmış TSK'nın 15 Temmuz'dan çok daha güçlü çıktığı anlaşıldı.

- DAEŞ denilen laboratuar üretimi örgüt karşısında kahramanlaştırılan, moda dergilerine kapak yapılan PKK efsanesi çöktü. Fırat Kalkanı harekâtında DAEŞ 216 gün direnmişti. PKK en güçlü olduğu, en iyi tahkimat yaptığı ve 30 yıldan fazladır yerleşik olduğu Afrin'i, iki aydan kısa sürede terk edip kaçtı. Üstelik dört bine yakın da kayıp verdi.

- Bundan sonra PKK'nın bitişini izleyeceğiz. Kandil şimdiden yenilginin günah keçisi arayışına başlamıştır. Her zamanki gibi suçlular ilan edip infazlara girişeceklerdir. Ancak öyle anlaşılıyor ki devlet aklı bu sorunu kökünden çözmeye karar vermiştir. PKK ortadan kaldırılacaktır.

- “Yerli ve milli” silah sanayinin önemi çok net biçimde anlaşılmış ve dünyaya da sergilenmiştir. Özellikle İHA ve SİHA'ların operasyonda oynadığı rol göz kamaştırıcıdır.

- TSK sadece muharip gücüyle değil, algı operasyonlarına karşı verdiği mücadeleyle de göz doldurmuştur. Kara propaganda haberlerine karşı, anında görüntülü cevaplar vererek bu yöndeki tüm çabaları boşa çıkarmıştır.

- Afrin'e girilirken aynı anda Gaziantep'te bir kongre düzenleniyordu. Afrin'in ileri gelenlerinin katılacağı kongrede, bölgenin yönetimi için bir meclis seçimi de yapılacağı bildirildi. Yani Türkiye sorunun çözümüne sadece askeri açıdan değil, idari açıdan da müdahil olmuştur.

- Belki de en önemlisi, milletin Gezi'den beri bozulmak, 15 Temmuz'la da yıkılmak istenen birliği iyice sağlamlaşmış, toplumun ezici büyük çoğunluğu beka mücadelesi veren devletinin etrafında kenetlenmiştir. Şimdi büyük bir kıskançlıkla muhafaza ve müdafaa edilmesi gereken işte bu birlik ruhudur.

Cengiz Alğan/hurhaber.com

18.03.2018

Son Güncelleme Tarihi: 19 Mart 2018 09:06

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0