8. Karaburun Festivali'nin ardından...

22 Ağustos 2011 01:29  

 

8. Karaburun Festivali'nin ardından...

Kısıtlı olanakların mütevazı şenliği Karaburun Festivali’nin geçtiğimiz haftasonu 8.si gerçekleştirildi. Fotoğraf sergileri, paneller, konserler ve bir de yarışmadan oluşan festivale katılım ve ilgi bir kasaba nüfusuna göre oldukça yüksekti.

Bahar Deniz Eriş'in özel haberi...

Festival fotoğrafları için tıklayın

12 Ağustos’ta başlayan ve 3 gün süren festivalin ilk günü, Akdağ Saydut’un Karaburun’un gözbebeği ‘keçi’yi konu aldığı “Bizim Keçiler” adlı karikatür sergisi Konak Roman Bandosu eşliğinde açıldı. Ardından, Karaburun Belediyesi’nin etkinlik salonunda Aydın Çetinbostanoğlu, Karaburun Fotoğraf Kulübü ve Tufan Arkayın’ın, sırasıyla “Karakeçiler Diyarı Karaburun’, “Karaburun Florası” ve “Suyun İki Yakası Sakız-Karaburun” isimli çalışmalarıyla yer aldığı serginin açılışı yapıldı. Aynı gün içinde, Artun Ünsal’ın ‘Yediklerimizi, Yiyip İçtiklerimizi Konuşalım’ başlıklı söyleşisi gerçekleşti.

Ertesi gün yapılan “(Dünden bugüne) Karaburun’da yerleşim ve mekân” isimli panelde, Mimar Tufan Arkayın, Pro.Dr.Arkeolog Hayati Erkanat, Ydr. Doç. Dr. Emel Kayın, Mimar Nüvit Uyar ve Mimar Levent Gedizlioğlu Karaburun’un yöresel mimarisinin özelliklerine değinirlerken, özgün dokunun korunması ve sürdürülebilirliği gibi konular tartışıldı. Gün içinde konuklara ve sanatçılara, Ege’ye ve Karaburun’a has yemeklerin sunulduğu bir ‘Halil İbrahim Sofrası’ kuruldu. Her biri birbirinden lezzetli yemekleri belediye çalışanları gönüllü olarak hazırlamışlar meğer. Akşam ise Karaburun halkı Cumhuriyet Meydanın’da Şevval Sam konseri için toplandı. Söylediği türkülerle Şevval Sam farklı etnik tatları biraraya getirirken, halkın coşkusu ve katılımı da ‘birarada yaşamın‘ zengiliğini ve keyfini pekiştirdi.

Festivalin son gününe ise üzümle başladı Karaburunlular. Üzüm yetiştiricilerinin azalmaya başladığı yörede, kazanan bağ sahiplerinin mütevazı hediyeler aldığı ‘En İyi Üzüm Yarışması’, Karaburun’un güzelim üzümünü gelecek kuşakların da tadabilmesine olanak sağlamak açısından iyi bir teşvik unsuruydu. Yarışmanın hemen ardından, organik sebze, zeytin, zeytinyağı ,reçel, ayçiçeği gibi ürünlerin ve tabi yarışmada içimin giderek baktığım üzümlerin satıldığı mini-pazar yerini ziyaret ettik. Söz konusu organik ürün olunca alışveriş yapmadan duramadık. Sonrasında bizi keşkekli, negerekli, kabak çiçeği kızartmalı ve daha pek çok lezzetin olduğu bir sofra karşıladı. Yemek esnasında fotoğraf sanatçısı Aydın Çetinbostanoğlu’yla minik bir röportaj-söyleşi yapma imkanım oldu, onu da bir sonraki yazımda izmirizmir.net okuyucularıyla paylaşacağım.

Ve pazar günü, ‘(Daha İyi, Temiz ve Adil Bir Dünya İçin) bir Slowfood coğrafyası: Karaburun’ adlı panelle devam etti. Slowfood birliği üyelerinden olan Defne Koryürek, Zuhal Okuyan ve Nedim Atilla’nın konuşmacı olduğu panelde sadece Karaburun’un değil tüm dünyanın geleceğini ilgilendiren konular işlendi. Giderek kendine ve içinde yaşadığı doğaya yabancılaşan insanın tekdüzeliğinin bir uzantısı olan ‘fast food’ kültürünün kazandırdığı yeme alışkanlığına ve tüketim çılgınlığına karşı Slowfood, Terra Madre, Fikir Sahibi Damaklar gibi birliklerin çözüme yönelik aydınlatıcı ve umut verici çalışmalarına değinilirken, evrensele giden yolda ‘yöresel’liğin önemine dikkat çekildi. Festival, Orhan Osman’ın Cumhuriyet Meydanı’nda verdiği konserde, Rumeli ezgileriyle son buldu.

Velhasıl, kopanisti peyniri, kıl keçisi, sümbül, nergis, hurma zeytin, zeytinyağı ve sultani üzümün yanısıra enginar ve karabaş otu reçelleri yörenin ürettiği ve yetiştirdikleri arasından aklımda kalanlar oldu. Festivalin manifestosu, doğal yaşamın, ekolojik tarımın, yerel ürün ve lezzetlerin, özetle insani değerlerin koruma altına alınmasının önemine ilişkindi ve yöreye has olup da benim yukarıda sayamadığım daha onlarca ürünün korunması ve üretiminin önemi gibi konularda yöre halkının ve katılımcıların farkındalığını arttırmak icin bulunmaz bir fırsattı.

Festivale dair bir diğer özellik ise festivalin, daha önceki yıllarda yapılmış olan Şeyh Bedrettin Şenlikleri’nin izinden gitmesi. Şenliğin adının Karaburun Festivali’ne dönüştürülmesinin sebebi daha geniş bir katılım ve bakış yakalamak imiş, festivalin baş ‘emek’çilerinden sevgili Gökhan Akçura’dan almış olduğum bilgiye göre.

Ayrıca, beni (ve annemi) festivale gitmek konusunda teşvik ettiği için izmirizmir.net editörü sevgili Pervin Mısırlıoğlu’na, bizi ağırlayan Karaburun Belediyesi Başkanı Serdar Yasa’ya ve belediye calışanlarına, daveti ve ilgisi için Saime&Gökhan Akçura ikilisine en içten teşekkürlerimi sunarım.

***

Festivalin “Keşke”k'leri

Cuma günü gerçekleştirilen fotoğraf sergisi açılışı sonrasında yapılan müzikli slayt gösterisinde sergilenen fotoğrafları keşke anlamlandırabilseydim. Fotoğraflar, meğer Karaburun’da Yerleşim ve Mekan adlı panelde konuşmacı ve başkan olan Levent Gedizlioğlu’na aitmiş. “Gedizlioğlu, bir mimar gözünden Karaburun’u aktarmak ve bunu yaparken de biz katılımcıları saat, dakika, saniye cinsinden bilgilendirmek istemiş olacak ki fotoğrafların sağ/sol alt köşesinde kalan zaman ibarelerini bizlerle paylaşmış.” demek isterdim; ama durum bu kadar masum değildi. Fotoğraflara yansıtmış olduğu grafik, ışık, renk vb. algısı, bir mimardan beklenenin çok çok altındaydı, bir festivalde sergiye çıkması ise son derece absürddü. Hafif şiddette bir hayalkırıklığı yaşadım. KEŞKE, biraz daha seçici ve özenli olunsaymış.

Panellere gelince; panellerdeki en büyük eksiklik yerli ‘halk’ın doldurmadığı 'sandalye’ler idi. Amaç bir farkındalık yaratmaksa, hedef kitle, yerli halk; yani çiftçi, esnaf, köylü, yazlıkçı, arsa sahipleri (özellikle arsa sahipleri!!!) vb. olmalıydı. Bu açıdan, teşvik ve bilinçlendirme konusunda eksiklikler olduğu kanaatindeyim. Karaburun’un sorunları gündeme getirilirken daha az akademik bir dil kullanıp sorunların daha somut ve güncel örneklerle desteklenmesi çözüm bulmak açısından daha sağlıklı bir yol olabilirdi.

Festival yerel bir festivalse, bir ‘kasaba festivali’yse, paneller neden akademisyenlerin istilasına uğramış Boğaziçi konferanslarına benzeme sevdası içindeydi?..

‘Keşke’ksiz festival olur mu?


Bahar Deniz Eriş

21.08.2011, Urla

Son Güncelleme Tarihi: 23 Ağustos 2011 14:21

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0