TARİHİN KIL ÇADIRI - ÖYKÜ

26 Mayıs 2010 00:56 / 1414 kez okundu!

 


Üçü de fi tarihi kadar yaşlanmışlardı.

Ailelerinin "yapmayın, etmeyin, tarihi şahsiyetlerdir" yakarışlarına rağmen tekerlekli yürüteçleriyle birlikte kaçırılmışlar, tv stüdyosundaki çok sevdikleri masada yerlerini almışlardı.

Aslında buna kaçırılma denemezdi. Kendileri de reytingçilerle işbirliği yapmışlar, engel olmaya çalışan akraba ve arkadaşlarına saldırmışlar, Osmanlı tokatları savurmuşlar, hatta Fincancı Efendi yürütecinden tutan bakıcısını ısırmış, protezleri kadıncağızın elinden zor çıkarılmıştı. Enfiyeci Bey'in salladığı tarihi kılıç evinin kapısındaki mermer sütuna saplanmış çok uğraşıldığı halde kimse yerinden oynatamamıştı. Bu olay daha sonra tarihe "Enfiyecibatur" vakası olarak geçecek, söylencesi sonsuza kadar Osmanlı'nın yerleştirme gücünün kanıtı olarak anlatılacaktı.

En zoru Gönüllerin Miss Pelin'inin kaçırılması olmuştu. İlerlemiş yaşına rağmen çevre mücadelesini devam ettiren Miss Pelin, son balina olan "Karaoğlan"ı korumakla görevli Greenpeace'nin uçan gemisi "Albatros"tan Sat komandoları yardımıyla alınabilmişti. Miss Pelin lazer kılıçlarıyla savaşan Albatros mürettebatının elinden zor alınırdı ya, "bırakın ulan gidicem, o Enfiyeci Bey'i bi daha tekmeliycem" diye haykırarak kendini denize atmış, yüzerek Kabataş iskelesine varmış orada bizzat tv patronu Ural- Altaylı Bey'ce karşılanmıştı.

Şimdi kavuştukları programlarında mutlu, mesut ilk ıhlamurlarını yudumlarken Fincancı Bey kendisine özel olarak yaptırılmış dev ekranlı bilgisayarına düşen ilk mesajın sahibine tarihsel bir küfür salladıktan sonra; "Efendim çok özlenmişiz, hoş bulduk. Bu günki konumuz Anadolu'da Türkler. Hişşt Enfiyeci, hangi yılda gelmiştik biz buralara?Anlat bakalım..." diyerek hoş sohbeti başlatmaya çalıştı. O sırada hafiften şekerleme yapmakla meşgul olan Enfiyeci Bey duymazdan geldiyse de Fincancı Bey'in kafasına fırlattığı keçi derisi kapaklı Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nin ve fırsattan istifade Gönüllerin Miss Pelin'inin masanın altından salladığı tekmenin acısıyla görevine döndü, "ne gelmesi, dünya yaratılalı beri bu topraklardayız biz" diye açtı ağzını, yumdu tekrar gözünü ki durdurabilene aşkolsun...

"Ağlamak istiyorum" diyebildi Miss Pelin.

"Ben de senin, bin misli" dedi. Yeni bir e-posta gönderenine Fincancı Efendi.

Devam etti Enfiyeci Bey... "Adem'den beri burdayız biz. Adı üstünde, adamın adı Adem. Hani Aden Bahçesi falan diyorlar ya. O; aslında Adem'in Bahçesi. Urfa dolaylarında. Bu gün bile 'Ademin Yeri' diye yaşatıyorlar orayı. Vergi kayıtları var inceledim. Kapı gibi belgeler. Bu günlerde kebapçı yapmışlar zındıklar üstüne. Kıymet bilmiyoruz, hep böyleymişiz zaten... Ben diyeyim milyon yıl. Gelen vurmuş, giden ezmiş. Her gelene iyi niyetle açmışız kapılarımızı. Onlar ne yapmış bizi silmek için isimlerimizi bile kılıç zoruyla değiştirmiş."

"Ural-Altaylı Bey bizi götürür mü o kebapçıya" diye sordu Fincancı bey. "Oğlak çevirme yaparlar mı orda, ohhh..."

"Ağlamak istiyorum" dedi Gönüllerin Miss Pelin'i.

"Ağla ağla" dedi Enfiyeci Bey. "İsimleri değiştirilen, dilleri yasaklanan kardeşlerimize ağla. Bayrakları yırtılan, mescitleri yakılan soydaşlarımıza ağla. Ben diyeyim onbinlerce yıllık zulume ağla..."

"Eyvah" dedi Miss Pelin. "Fincancı Efendi; Enfiyeci Beyi kaybettik galiba, bol miktarda sürmenaj total emareleri mevcut gibime geliyor, kessek diyorum" diye ekledi.

"Hadi ordan lan, çocuk aklınla sen ondan iyi mi bilcen" diye azarladı Miss Pelin'i Fincancı Efendi.

"Ne çocuğu, koskocaman bir hanımefendi oturuyor sizin karşınızda. Saygıya davet ediyorum" dedi Miss Pelin. "Ağlamak istiyorum."

"Sen bunamışın o zaman, adam doğru söylüyor. Kimin tavuğuna kış demişiz. Hep kesilen bizim inek olmuş. Asıl ben sizi işkembeciye davet ediyorum, şöyle şirdenden ohhh..."

"İğrençsiniz" dedi Gönüllerin Miss Pelin'i.

Bu arada Enfiyeci Bey kaptırmış gidiyordu... "Dursun'u Diyojen yaptılar, Ayhan'ı Aristo, Panter Bey'i Platon, Osman'ı Sokrates, Zehra'yı Hera, Yunus'u Zeus... Hey gidi hey... Ege'nin en büyük baş pehlivanı Abdullah, sana Apollon mu diyeceklerdi? Efelerin başbuğu Hikmet, Herkül mü diye mi alkışlanacaktın Şehzadebaşı sinemasında. Nerdesin 4. Murat Han, öcümüzü yerde koma..."

Fincancı Efendi söze karıştı; "Bu 4. Murat şarapla, sucuk severmiş bilir misiniz? Söyleyelim Ural-Altaylı Bey'e de bir mangal getirtsin buraya. Biber, domates, sucuğun yağları damlar cız cız, mis gibi kokar... Hem yer hem bir hafta devam ederiz biz bu programa valla, sayın boşuna mesaj atanlar, hiç sulanmayın kardeşim. Ne arşivimi paylaşırım, ne sucuk ekmeğimi. Çalışsaydınız sizin de olurdu. Ne demiş Dede Korkut "işleyen dişler" efendim. Açarsınız şimdi ağzınızı havaya öyle... Ohhh..."

"Zıkkım olsun" dedi Gönüllerin Miss Pelin'i. "Tansiyonunuz fırtlasın da görün. İnekçiklerin intikamını." Uyuklamaya başlayan Enfiyeci Bey'e sağlam bir tekme attı kameralara yakalanmadan.

"Ağlamıycam işte" dedi.


Timur Ugan

19.Mayıs.2010


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.